İlim Devletinin Sultanı; İmam Cafer-i Sâdık

İlim Devletinin Sultanı; İmam Cafer-i Sâdık

Ehli Beyt Mektebi Derslerinde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “İlim Devletinin Sultanı: İmam Cafer-i Sâdık” başlığında, ilmin önemini ve İmam Cafer’in ilmini örneklerle anlattı.

Dersten Cümleler

• Dinin direği namaz, toplumun direği ailedir.

• İmam Muhammed el-Bâkır oğlu Cafer-i Sâdık’a tavsiyesi: “Oğlum! Beş kimse ile arkadaş olma, onlarla konuşma ve yol arkadaşlığı etme. Fasık ile arkadaş olma. Çünkü o seni az bir şey karşılığında hemen satar. Cimri ile arkadaş olma. Çünkü o seni en muhtaç olduğun zaman yalnız bırakır, senden malını esirger. Yalancı ile arkadaş olma. Çünkü o seni rezil eder, yakını uzak; uzağı yakın olarak sana gösterir. Ahmakla arkadaş olma. Çünkü o seni kendi seviyesine düşürür, sana iyilik etmek isterken zarar verir. Akrabaları ile ilişkisini kesen ile arkadaş olma. Çünkü o seni başkalarına düşman eder, kendi lanetlendiği için sana da bu kötülüğü bulaştırır.”

• İmam Cafer’in oğlu İmam Musa Kâzım’a tavsiyesi: “Ey oğulcuğum! Yüce Allah’ın insanlara taksim etmiş olduğu rızka razı olan kimse zengin olur. Gözünü başkalarının elindekine diken ise fakir olarak ölür. Allah’ın taksimine, rızkı insanlar arasında bölüştürmesine razı olmayan, Allah’ı bölüştürmesinde suçluyor demektir. Kendisinin hatalarını küçük gören, başkalarının hatalarını büyük görür. Başkalarının perdesini açan kimsenin Allah, evinin içindeki bilinmesini istemediği şeyleri açığa çıkarır. Zulüm için kılıç çeken, onunla öldürülür. Kardeşine kuyu kazan, kazdığı kuyuya düşer. Cahillerle düşüp kalkan, hakarete uğrar. Âlimlerle ilişki kuran ise hürmet ve saygı görür. Kötü yerlere girip çıkan, zan altında kalır.
Ey Yavrucuğum! Namazını hakkıyla ikame et. İster lehine olsun, ister aleyhine olsun, daima hakkı söyle. Allah’ın kitabını oku, İslam’ı yay, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Seninle ilişkisini kesen akrabalarını sen ziyaret et. Seninle konuşmayan kimseyle önce sen konuş. Senden isteyene ver. Sakın laf taşıma, çünkü laf taşımak, insanların kalplerine düşmanlık tohumunu eker…”

• İlim Devletinin Sultanı: İmam Cafer-i Sâdık

• Ata b. Ebi Rebah örneği…

• İbn Abbas: “İçinizde Ata gibi biri varken ne diye bana soru sormaya geliyorsunuz!”

• “Oğullarım! İlim tahsiline önem verin. Başka şeylere heveslenmeyin, bakın ben bir halife olmama rağmen gelip siyah bir kadının oğlu olan, siyah bir adamın dizlerinin önünde çöküyor ve ondan bir şeyler soruyorum. Gerçek sultanın kim olduğunu anladınız mı?”

• “O, Horasan’ın meşhur âlimlerinden Abdullah bin Mübârek’tir.”

• “Vallahi padişah/sultan Hârun değildir. Asıl padişah işte budur. Biz bunca memurlarımızla, bunca hazırlıklarımızla beraber bu kadar halkı severek peşimizden sürükleyemiyoruz. Ama bunların hepsinden de mahrum olan şu şeyh, bizden çok fazlasını arkasına düşürüp götürebiliyor.”

• “Hayır, ben değilim, en güçlü adam o dur ki, ayağa kalktığında şehzadeler ayakkabılarını koymak için birbirleri ile yarışırlar.”

• Cafer-i Sadık ve ilim…

• Onun ilminin düzeyi, yaslandığı temeller, geliştirdiği usul, oluşturduğu mezhep ve o mezhebin kendinden sonraki süreçte geçirdiği evreler; her biri üzerinde ciddi bir şekilde durulması gereken mevzulardır.

İmam Cafer-i Sadık ve İlim başlığını üç nokta üzerinden anlamaya çalışacağız:

1- Âlimlerin sözleri üzerinden
2- Kendi sözleri üzerinden
3- Yetiştirdiği talebeler üzerinden

1- Âlimlerin sözleri üzerinden…

• İmam Malik:”İlim, ibadet ve takvada Cafer b. Muhammed gibisini hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak işitmemiş ve hiçbir kalp tasavvur etmemiştir.”

• İmam Malik: “Cafer b. Muhammed’e gelir ondan ilim alırdım. O çok gülümseyen bir insandı. Yanında Hz. Peygamber’in adı anılınca yüzü güzelleşir, sonra sapsarı kesilirdi. Onun yanına gidip, gelmeye uzun bir süre devam ettim. Her görüşümde onu üç hal üzere gördüm. O, ya namaz kılıyordu, ya oruçlu idi veyahut rahlenin başında Kur’an okuyordu. Abdestli olmadan hadis rivayet ettiğini asla görmüş değilim. Kendisini ilgilendirmeyen sözleri konuştuğuna şahit olmuş değilim. O Allah’tan çok korkan zahid ve abid bir zattı. Ne zaman yanına gitsem, altındaki minderi çeker, zorla benim altıma koyar, öylece beni oturttururdu.”

• Süfyan-ı Sevri…

• “Ey Süfyan! Allah’a tam anlamı ile güven ki, mümin olabilesin. Allah’ın bölüştürdüğüne rıza göster ki, zengin olabilesin. Komşularınla iyi geçin ki, Müslüman olabilesin. Günahkârla arkadaşlık etme ki, kirlenmeyesin. Bir iş yapacağın sıra Allah’tan korkanlarla istişare et ki, pişman olmayasın.”

• “Aşiretin olmadan güçlü, malın olmadan zengin olmak istiyor musun?” Evet, dedim. Dedi ki: “Öyleyse Allah’a isyan edip zillete düşeceğine, Allah’a itaat edip izzete kavuşmalısın. En büyük güç ve zenginlik Allah’a kul olmaktadır. Allah’a kul olan başka neye kul olabilir ki?”

• İmam Ebû Hanife…

• “Ben insanlar içerisinde Cafer b. Muhammed’den daha fakih birini görmedim.”

• “Halife Mansur, bir gün beni çağırttı ve dedi ki: “Ey Ebu Hanife! İnsanlar Cafer b. Muhammed’in çok büyük bir ilmi olduğunu söylüyorlar. Bunun doğru olup olmadığını anlamak için, ona bazı zor sorularını hazırla ve sor.”

• “Değil kadı olmak, vali bana, Vasıt Mescidi’nin kapılarını saymamı istese yine de yapmam!”

• “Eğer ben, bu vazifeyi kabul etmediğim takdirde Fırat nehrinde boğulmakla tehdit edilsem dahi boğulmayı tercih ederim. Yinede bu görevi kabul etmem!”

• ‘Siz Iraklılar şunu söylüyorsunuz. Medineliler şunu söylüyor. Biz de şunu söylüyoruz.’

• “İnsanların en âlimi, müçtehitlerin ihtilaflarını, onların delilerini en iyi bilendir.”

• “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” hadisinin değerlendirilmesi…

• “İhtilaf rahmetse, o zaman ittifak azap mıdır?”

• Ömer b. Abdülaziz: “Kızıl develerin yerine Resulullah’ın Ashabının ihtilafını çok daha fazla sevmişimdir. Eğer ortada bir tek görüş olsaydı, insanlar darlık içerisinde kalırlardı. Ama onların farklı görüşleri ümmete bir rahmet oldu.”

2- Kendi sözleri üzerinden…

• “İlim talep edenler üç kısma ayrılırlar. Onları kişilikleri ve sıfatlarıyla tanıyın: Bir grup, ilmi cehalet ve şüpheyi yaymak için; bir başka grup ilmi bir güç olarak kullanıp insanlara üstünlük kurmak ve aldatıp dolandırmak için, bir grup da, fıkhetmek yani işin derinliğini kavramak ve akletmek yani etraflı düşünmek için öğrenir. Cehalet ve şüphe yaymak için ilim öğrenen kimse rahatsız edicidir, şüphe uyandırır ve toplantılarda ilimden söz ederek, üzerine hilm, ağırbaşlılık kisvesini giyerek itiraz eder. Oysa bu kimse, huşu hırkasına bürünmüş görünse de, takvadan yoksundur. Allah böyle kimselerin burnunu sürter, nefes borusunu keser.

İlmi güç vesilesi gibi kullanan dolandırıcı kimse hilekârdır, sözünde durmaz bir menfaatçidir. Kendisine denk ve benzer olan kimselere karşı üstünlük taslar, bilgi olarak kendisinden aşağı olan zenginlere sırf zenginliğinden dolayı tevazu gösterir, yardakçılık eder. Bu adam, zenginlerin tatlıları karşısında gevşerken, dinini yıkar. Bunun gibisini Allah hakikate karşı kör eder, onun eserlerini ilim ehlinin eserlerinin arasından siler atar, ardını keser.

Anlama ve akletme için ilim öğrenen kimseye gelince; o, daima muzdarip ve mahzundur. Gecelerini uykusuz geçirir. O, cüppesi içinde iyice olgunlaşmıştır. Zifiri karanlıkta kalkıp ibadet eder. İşlediği amellerde hep huşu içindedir. Yüreği titrer ve şefkatle insanları Allah’tan korkmaya davet eder. Bakışlarını kendine, kendi yapıp ettiklerine çevirmiştir. Zamanının insanlarını da tanır. Bazen en sevdiği kardeşlerinden bile uzaklaşıp yalnızlaşmak ister. Allah, böyle kimselerin ilim temellerini sağlamlaştırır ve kıyamet günü onlara eman vererek güvende olmalarını sağlar.”

• “Yüce Allah meleklerde şehvetsiz akıl, hayvanlarda akılsız şehvet, Âdemoğullarında ise her ikisini de yaratmıştır. Dolayısıyla kimin aklı şehvetine galip gelirse o, meleklerden daha üstündür. Kimin de şehveti aklına galip gelirse, o da hayvanlardan daha aşağıdır.”

• İmam Cafer-i Sadık bir gün talebelerine dedi ki: “Bir kardeşinin seni kötülediğini duyduğun zaman üzülme. Çünkü sen onun dediği gibi isen, söylenen o sözler belki günahlarının kefareti olur, cezan bu dünyada sana gelmiş olur. Yok, eğer onun dediği gibi değilsen bu da senin için bir iyilik olur, sevaplarını arttıran bir vesile olur.”

• “Kim haksızlığa kızmazsa nimete şükretmiş olamaz.”

3- Yetiştirdiği talebeler üzerinden…

• Yetiştirdiği 4000 talebe…

• İmamın en gözde talebelerinden bir tanesi kimya ilminin üstadı kabul edilen Cabir b. Hayyan’dır.

• Talebeleri:

• Süfyan-ı Sevri

• Süfyan b. Üyeyne

• İbn Cüreyc

• Ebu Asım en-Nebil

• Yahya b. Said el-Ensari

• Yahya el-Kattan

(2894)