Düzce / Alim Sahabî: Hz. Abdullah B. Ömer
82 İl 82 Sahabî projesi, büyük bir coşku ile devam ediyor. Projenin 47. programının adresi Düzce idi. Düzce Üniversitesi Öğrenci Konsey Başkanlığı, Düzce Müftülüğü, Düzce Belediyesi ve Düzce Sivil Toplum Platformu tarafından düzenlenen programa katılım epey fazlaydı. Çevre il ve ilçelerden de katılımın olduğu gözlenen program, büyük bir dikkatle takip edildi.
Emen: “Bizim de Bir Yıldızımız Oldu”
Müftülük Konferans Salonu’nda gerçekleşen program Kur’an’ı Kerim tilaveti ile başladı. Daha sonra İl Müftüsü Selami Emen selamlama konuşması için kürsüye davet edildi. Emen: “Böyle bir programa ev sahipliliği yapmanın mutluluğunu yüreklerinde taşıdıklarını” söyledi, organizasyonda yer alan başka Siyer Araştırmaları Merkezimiz olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarına teşekkür etti ve: “Bizimde bir yıldızımız oldu” dedi.
Zahid El-Kevserî’nin Memleketinde Abdullah B. Ömer
Daha sonra kürsüye Muhammed Emin Yıldırım Hocamız davet edildi. Neden Düzce’de Abdullah b. Ömer’in anlatılacağına dikkat çekerek sözlerine başlayan Hocamız, şöyle dedi: “Düzce der demez benim aklıma gelen isim Muhammed Zahid el-Kevserî, el-Çerkezî, el-Düzcevî’dir. Biliyorsunuz bu büyük âlimimiz buralıdır. Merkeze 12 km. uzaklıktaki, eski adı Hacı Hasan Efendi köyü -ki Zahid el-Kevserî’nin babasının adıdır- şimdi ki adı Çalıcuma olan yerde doğmuş çok farklı ve bereketli bir hayatın sahibi olarak ömrünü Mısır’da tamamlamıştır. Allah kendisine rahmet eylesin, bizi ondan istifade edenlerden kılsın. Muhammed Zahid el-Kevserî der demezde akla saadet asrından iki sahabî gelir. Bunlardan biri Hanefi mezhebinin mektebini/usulünü dayandırdığı isim olan Abdullah b. Mes’ûd, diğeri ise sünnete ittiba noktasında adeta Kevserî merhuma ilham kaynağı olan Abdullah b. Ömer’dir. Zaten bundan dolayı biz, Kevserî’nin memleketinde Abdullah b. Ömer diyeceğiz.”
Abdullah b. Ömer’den Çağımıza Yayılan Hava
Konuşmasına Abdullah b. Ömer’in özelliklerini anlatarak devam eden Hocamız: “Onun adını anar anmaz beş farklı kokuyu 14 asır sonrasından bile hissederiz. Bu kokular, nübüvvet bahçesinin kokusu, farukiyet kametinin kokusu, şahadet özleminin kokusu, merhamet melteminin kokusu ve ibadet aşkının kokusudur” dedi.
Hz. Peygamber’i Yansıtan Bir Ayna
Abdullah b. Ömer’in, “Saadet asrını yansıtan bir ayna” olduğunu söyleyen Muhammed Emin Hocamız, hadis ve sünnete ittiba konusunda bu çağın insanlarının, onun hayatından çok önemli dersler alması gerektiğine dikkat çekti. İbn Ömer’in şu sözü, salonda çok farklı bir hava estirdi: “Bana yapılacak iş için farz, vacip, müstehap olduğunu söylemeyin, bu işi Efendimiz (sas) yapmış mı, yapmamış mı onu haber verin. Eğer Efendimiz (sas) yapmışsa bende yaparım, yapılan iş ne olursa olsun.”
“İstiyorum ki, İzim İzine Karışsın”
“Adım, adım Efendimiz’i (sas) bir ömür takip eden Abdullah b. Ömer’in bu hassasiyeti, bu çağın Müslümanlarına çok şeyler söylemeli” diyerek sözlerine devam eden Hocamız, “Abdullah b. Ömer’e, çağdaşlarının ‘neden böyle yapıyorsun?’ dediklerinde, cevabı: İstiyorum ki, izim izine karışsın” şeklinde olduğunu söyledi.
Bir İbadet Abidesi
Sözlerine, Abdullah b. Ömer’in ibadet noktasındaki hassasiyetine değinerek devam eden Hocamız, onun hayatından alınması gereken derslere değindi. O mesajlar şunlardan oluşuyordu:
1- Aklı, fikri ve kalbi nübüvvet bahçesinde olan, o bahçeden istifade eder ve başkalarına da istifade ettirir. Hayatının nübüvvet bahçesi ile bağları sıkı olsun ki, âlem senin üzerinden o güzel havayı hissedebilsin.
2- Farukiyet kameti, Ömerce bir eda ile hak ile batılın, hidayet ile dalaletin, iman ile nifakın arasını en derin çizgilerle ayırmaktır. Furkan olan Kur’an ilham kaynağın olsun ki, çağın faruku olabilesin, farukları yetiştirebilesin.
3- Şehadet özlemi, risalet davasının tüm mensuplarının en büyük sevdasıdır. Hayatını şehit gibi yaşarsan ve dualarının başına onu koyarsan, bu gayeye ulaşabilirsin. Yüreğinin ta derinlerinden bu özlemi duy ki, o kutlu kervana katılabilesin.
4- Anneler gibi elinin altındaki tüm insanlara şefkat ile yaklaşabilmek, merhamet meltemini sahabece estirebilmektir. Talim ve terbiyenin temeline merhameti yerleştir ki, sahabî hasbiliğinde adamlar yetiştirebilesin.
5- Ubudiyyet, kulun Allah’ın yaptıklarından razı olması, ibadet ise kulun Allah’ın razı olacağı işler yapmasıdır. Öyleyse bunu bir aşk haline getir ki, her adımın ile Allah’tan razı olabilesin ve O’nu razı edebilesin.
Hocamız sonra sözlerini, Abdullah b. Ömer’in şu duası ile sonlandırdı: “Allah’ım! Beni bugün dağıtacağın her hayırdan, indireceğin her hidayet nurundan, yazacağın her rahmetten, vereceğin her rızıktan, defedeceğin her zarardan, kaldıracağın her beladan ve önleyeceğin her fitneden en fazla nasiplenen kullarından eyle… Âmin âmin, âmin…”
Projenin 48. programı, 28 Nisan 2013, Pazar günü, “Rahman’ın Tüccarı Abdurrahman b. Avf” başlığında gerçekleştirilecek.
Daha fazla bilgi için 0 212 544 76 99 nolu telefonu arayabilir; www.82il82sahabi.com, www.siyervakfi.org adreslerini ziyaret edebilirsiniz. Yapılan tüm programları ise www.siyertv.com adresinden izleyebilirsiniz.
(3764)