Uşak / İslam’ın Süvarisi: Hz. Miktad b. Amr
82 İl 82 Sahabî projesinin 31. programı Anadolu’nun şirin şehri Uşak’ta yapıldı. Çevre il ve ilçelerden de yoğun katılımın olduğu programa, Uşaklılarda büyük bir ilgi gösterdiler. Süvarileri ile meşhur Uşak’ta ilk iman eden sahabilerden Miktad b. Amr anlatıldı.
Sahabe Yürüyen Ayetlerdir
Ev sahipliliğini Ebrar İnsani Yardım Eğitim ve Kültür Derneği’nin yaptığı program Uşak AKM Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kur’an’ı Kerim tilavetinin ardından bir selamlama konuşması yapan Dernek Başkanı Hasan Fatih Göç, projenin önemine dikkat çekerek, “sahabenin Kur’an’ın ete, kemiğe bürünmüş hali ve her birinin yürüyen ayetler olduğunu” söyledi.
Aşk ve Sevdanın Öğreneceği Bir Sahabî
Daha sonra kürsüye davet edilen Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, halkın bu programlara ilgi göstermesinin asla bir hatibe ve kuruma mal edilmeyeceğini, bu şerefin sahabeye ait olduğunu belirterek, Miktad b. Amr’ın çok önemli bir sahabî olduğuna dikkat çekerek sözlerine başladı. Hocamız dedi ki: “Aşk ve sevda Asrı Saadet’in birçok insanından öğrenilirde, Hz. Miktad’dan biraz daha farklı öğrenilir. Bakın o aşkını nasıl ifade ediyordu: “Allah’ım! Senden tek isteğim, aziz olan bu dinin kıyamete kadar aziz kalmasıdır. Allah’ım! Ben öleyim ama İslam’ın zillete düştüğünü görmeyeyim.” Aşk olmazsa bu söz öyle kolay söylenecek bir söz müdür? Söz kolay söylense bile altının bir ömür ile doldurulması ve bu iddiayı ispat edecek şeyler ortaya konması öyle kolay bir durum mudur? Onun iman üzere yürüdüğü 44 yıllık hayatına bakın, nasıl bu dini kendine aşk edindiğini, nasıl bu aşkı içinde yüzlerce iş ortaya koyduğunu göreceksiniz.”
Yemen’den Mekke’ye
Miktad b. Amr’ın hayatının çeşitli safhalarını anlatan Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, onun babasının nasıl bir cinayet sebebi ile Yemen’den çıkıp, Kinde kabilesinin bulunduğu yere geldiğini, Hz. Miktad’ın burada doğup büyüdüğünü, daha sonra bir olay üzerine oradan Mekke’ye gelip, Peygamberimizin dayısının oğlu olan Esved b. Abdüyeğus’a sığındığını ve 25 yaşlarından iman etmesini örneklerle anlattı.
Bedir’de
Hz. Miktad’ın Medine hayatını da anlatan Hocamız, onun Bedir öncesi yaptığı konuşmasını izleyicilerle paylaştığında salonda çok farklı bir hava oluştu. Hocamız dedi ki: “Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’den sonra ayağa kalkıp, söz isteyen Miktad ibn Amr oldu. Hz. Miktad orada dedi: “Ya Resulullah! Allah sana ne emrediyorsa sen onu yap. Vallahi biz hep senin sağında, solunda, önünde ve arkanda olacağız. Biz asla Ben-i İsrail’in peygamberleri Musa’ya dedikleri gibi, “Ey Musa! Sen ve Rabbin gidin savaşın biz burada seni bekliyoruz” dedikleri gibi demeyeceğiz. Bizim sözümüz: ‘Ya Resullullah! Sen git bizde arkandan gelelim, sen yürü bizde seninle beraber yürüyelim’ olacaktır. Efendimiz, Miktad’ın bu sözüne karşı çok sevindi ve ona hayır dualarında bulundu.
İdarecilik Benim İşim Değil
Efendimiz’in (sas) Hz. Miktad’ı bir yere idareci olarak gönderdiğini anlatan Hocamız, o hatırayı şöyle paylaştı: “Bir gün Efendimiz (sas) onu bir beldeye idareci olarak, vali olarak gönderdi. Görevini tamamlayıp gelince, Efendimiz (sas) ona sordu: “Ey Miktad! İdarecilik nasıl bir şey?” Miktad’ın verdiği cevap: “Ya Resulullah! O iş bana göre bir iş değil?” Efendimiz (sas) “neden?” dedi. Miktad dedi ki: “Ya Resulullah! Herkes etrafında pervane oluyor, herkes sana hizmet etmeye senin gözüne girmeye çalışıyor, o insanları öyle görünce anladım ki, ben bu işi yapamayacağım. O iş çok sağlam durabileceklerin işi…”
Keşke Sahabî Olabilseydik
“Keşke sahabî olabilseydik” sözüne sahabenin kızdığını söyleyen Hocamız, çok önemli bir noktaya dikkat çekti. Dedi ki: “Miktad b. Amr bir gün oturmuş Mescid’de insanlarla sohbet ediyordu. Tabiinden bazı zatlar; bir anda onu karşılarında görünce: “Ne mutlu Resulullah’ı gören bu iki gözün sahibine… Keşke senin yerinde olsaydık ey Miktad! Keşke senin yaşadığın zamanda ve zeminde biz yaşasaydık, o zaman biz de Allah Resulü’nün sahabesi olur, bu şerefe nail olurduk” demişlerdi. Bu sözlere karşı Miktad b. Amr dedi ki: “Hayır, bunu istemeyin ve böyle demeyin. O zamanda ve zemin de yaşayıp imandan mahrum da gidebilirdiniz. Biz nicelerini gördük ki, böyle gittiler. Ama siz görmeden Peygamberimize iman ettiniz. Bu büyük bir nimet size düşen ah vah etmek değil, size bahşedilen iman nimetinin şükrünü eda etmenizdir.”
Halefiler Döneminde
Hz. Miktad’ın üç halife dönemini yaşayıp Hicri 33’te vefat ettiğini söyleyen Hocamız, o yıllarda da aşk, sevda, cihad, mücadele, sabır adına çok önemli izler bıraktığına dikkat çekti ve onun hayatından alınması gereken mesajlarla sözlerini bitirdi.
Hocamızın paylaştığı beş madde şunlardı:
1- Âlemlerin yegâne Rabbi olan Allah’ı, her şeyden ama her şeyden daha fazla sevmelisin ki, Rabbin senin hayatında ve gündeminde istenilen düzeyde yer edinsin. Ne diyordu iman ettiğin Peygamberin: “Allah katında değerinin ne olduğunu merak ediyorsan, kendi hayatında Allah’ın ne kadar yer edindiğine bakmalısın.”
2- Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamberini her şeyden ama her şeyden daha fazla sevmelisin ki, Allah’ta seni sevsin, âlemlere sevdirsin ve rızasına erdirsin. Ne diyordu senin iman ettiğin Peygamberin: “Ben kişiye, annesinden, babasından, evladından, ehlinden ve nefsinden daha sevgili, öncelikli olmadıkça kâmil manada iman etmiş olamaz.”
3- En güzel örnek olan Peygamberinin, mübarek ellerinde yetişip en güzel örnekler olan Sahabe neslini herkesten ama herkesten daha çok sevmelisin ki, onların yolunu yol, davalarını dava olarak edinebilesin. Ne diyordu senin iman ettiğin Peygamberin: “Yıldızlar semanın emniyet vesilesi, Ashabımda ümmetimin emniyet vesilesidir. Benim ve onların yolunu izleyen asla dalalete sapmayacaktır.”
4- Bu aziz dini her şeyden ama her şeyden değerli bilmeli; yüceliği ve kıymeti kadar sevmelisin ki, aziz dinin izzetli mensubu olabilesin ve hakkıyla bu dini temsil edebilesin. Ne diyordu senin iman ettiğin Peygamberin: “İslam garip olarak doğdu ve garip olarak gidecektir. Müjdeler olsun o gariplere!.”
5- Hz. Âdem’den Efendimiz’e, O’nun pak ashabından bugüne, bugünden son güne tüm iman ehlinin mensup olduğu risalet davasını her şeyden ama her şeyden fazla sevmelisin ki, bu kutlu yürüyüşün küçük bir halkası olabilesin. Ne diyordu senin iman ettiğin Peygamberin: “Bir insanın hidayetine vesile olmak, yüz kızıl tüylü deveden veyahut üzerinde güneşin doğup battığı bütün toprakların fethinden daha hayırlıdır.”
Projenin 32. programı 20 Aralık 2012 Perşembe günü Kırşehir’de Zeyd b. Hattab’ın, 33. programı ise bir gün sonra 21 Aralık 2012 Cuma günü Nevşehir’de Atike bint Zeyd’in anlatımları ile devam edecek.
(2903)