Dünü ve Bugünü İle Lût Kavminin Ameli/Eşcinsellik

Siret-i Enbiyâ yolculuğumuzda Hz. Lût (as) ile alakalı derslerimiz devam ediyor. Bu haftaki dersimizin konusu “Dünü ve Bugünü İle Lût Kavminin Ameli/Eşcinsellik” idi. Bu serlevha altında Muhammed Emin Yıldırım hocamız, eşcinsellik meselesini çok farklı boyutları ile anlattı ve Hz. Lût’un (as) üzerinden bu sorun ile nasıl mücadele edilmesi gerektiği yönünde önemli mesajlar verdi.

Dersten Cümleler

Şaban ayının büyük bir hasret ve özlem ile Ramazan’a adım adım yürüdüğü bir zaman dilimindeyiz…

İnşallah Recep’de iyi ekmişizdir; inşallah Şaban’da iyi bakımını yapmışızdır; inşallah Ramazan’da iyi mahsul kaldırmak bizlere nasip olacaktır.

Mesele eşcinsellik meselesi olunca karşımıza iki önemli kavram önümüze çıkıyor. Bunlar: Fıtrat ve İffet’tir.

Fıtrat; Hayatın yasaları, İffet; İlişkilerin yasalarıdır.

Fıtrat; konulan yasalara uygun bir şekilde yaşamaktır.

İffet; Allah’ın hukukuna ve Allah’ın sınırlarına riayet ederek yaşamaktır.

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının…” (Nisa 4/1)

“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık.” (Hucurât 49/13)

Başka ayetlerde var: Fâtır 35/11; Şûra 42/11 Taha 20/53-54; Yasin 36/36

Kısa bir zamana kadar bu cinsel temayüller için sadece LGBT harfleri kullanılırdı. Şimdi literatüre IQA da eklendi.

Biz eşcinsel temayülleri olanları şöyle sınıflandırabiliriz:

1. Eşcinsel dürtüleri var ama kendilerini bu kimlik ile tanıtmıyorlar. Bu dürtülerinden ciddi bir şekilde rahatsızlar ve kurtulmak istiyor. 

2. Eşcinsel dürtüleri var ama kendilerini bu kimlik ile tanıtmıyorlar. Bu kimliklerini gizliyorlar ancak gizli gizli eşcinselliklerini sürdürüyorlar.

3. Eşcinsel dürtüleri var kendilerini bu kimlik ile tanıtıyorlar. Bu dürtülerine tevil yoluyla kılıflar bulmaya çalışıyorlar ve böyle yaşıyorlar.

4Eşcinsel dürtüleri var kendilerini bu kimlik ile tanıtıyorlar ve başkalarının da böyle olmasını istiyorlar. Bu hallerinin propagandasını yapıyorlar, hatta insanların böyle olmaları için her yolu deniyorlar. 

Eşcinselliğin kısa bir tarihçesi…

Eşcinsellik Hz. Lût’un kavmi ile başlayan bir sapma değildir. O kavimde bu iş yaygınlaştı, aleni bir şekilde yapılmaya başlandı, kurumsal bir yapıya dönüştü, yapmayanlar kınandı, yapmak istemeyenler taciz ve tecavüz yolu ile cezalandırıldı.

Kaynaklarda Antik Yunan ve Roma kültüründe, Hindistan’ın kuzeyindeki ve Güney Amerika’daki birçok kültürde, Asya ve Afrika’nın çeşitli bölgelerinde özellikle eşcinsel ilişkilerin var olduğunu, zaman zaman bu sapmaların çok farklı toplumsal kabul boyutuna ulaştığı bilgisi yer almaktadır.

Ancak son 20-30 yılı saymazsak tarih boyunca başta bir dine inanan insanlar olmak üzere toplumların her kesiminden insanlar eşcinselliği bir sapma olarak, bir sapkınlık olarak anlamışlardır ve genel itibari ile böyle bir eğilimi olanlar bunu gizli olarak yapmış, bu meseleler duyulduğu zamanda da çok ciddi tepkiler ortaya konmuştur. Hatta cezalar verilmiştir.

Kitab-ı Mukaddes’ten üç ayet:

“Kadınla yatar gibi erkekle yatmayacaksın, (bu) menfur şeydir.” (Kitabı Mukaddes, Eski Ahit, Levililer, 18,22)

“Ve bir adam kadınla yatar gibi erkekle yatarsa, ikisi menfur şey yapmışlardır.

Mutlaka öldürüleceklerdir. Kanları kendi üzerlerinde olacaktır.” (Kitabı Mukaddes, Eski Ahit, Levililer, 20/13)

“Bu sebepten Allah onları rezalet ihtiraslarına teslim etti. Çünkü onların kadınları, tabi kullanışı, tabiata muhalif olana çevirdiler ve aynı suretle erkekler de kadının tabi kullanışını bırakarak şehvetlerinde birbirlerine kızıştılar. Erkekler erkeklerle rüsvaylık ederek sapıklıklarına layık olan karşılığı aldılar.” (Kitabı Mukaddes, Yeni Ahit, s. 155)

Hal böyle olunca dünyanın her tarafında 19. yüzyıla gelinceye kadar eşcinseller toplumsal bir kategori oldukları iddiasında bulunmamışlardır.

1960’lardan itibaren ise Batılı toplumlarda cinsel yönelimini açıklayanlar ortaya çıkmaya başlamış ve bunlar çeşitli şekillerde varlıklarını topluma kabul ettirme arayışı içerisine girmişlerdir.

Eşcinselliğin bir hastalık değil bir hak olduğu mevzusu ilk kez 1973 yılında Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından dile getirildi. Bu derneğin başkanı olan Robert Spitzer, bunu deklere edince, günlerce eşcinseller protesto yürüyüşleri yapmışlar… “Siz bizim tedavi olma hakkımızı elimizden alıyorsunuz” diye… Sonra adam pişman olmuş bunu dediğine, görüşünü geri almak istemiş ama kabul görmemiş… Bilimsel bir görüş olarak kabul edilmiş…

Şu an gelinen noktada eşcinsellik meselesi özgürlük sembolü haline getirilmiş, sizin ne kadar insan haklarına saygılı olduğunuz, ne kadar özgürlükçü olduğunuz bu meseleye yaklaşım tarzınıza bağlanmıştır.

Neticede fıtrata ve iffete aykırı bu adım özgürlük değil çok büyük bir esaret oluşturmaktadır.

Yapılmış araştırmalardan size bazı bilgiler:

– LGBT öğrencilerin normal gençlere göre daha fazla şiddet mağduriyeti yaşadıkları ve intihar riski davranışlarının daha fazla olduğu gösterilmiştir.

– Daha yüksek cinsel riskli davranışlar sergiledikleri ve çok daha erken yaşlarda (13 yaşından önce) cinsellikle ilgili deneyimler yaşadıkları tespit edilmiştir.

– Daha yüksek intihar eğilimi oranları (3 ila 5 kat) ve depresyon semptomları tespit edilmiştir.

– Daha fazla cinsel mağduriyet ve daha çok sert madde kötüye kullanımı (özellikle marihuana), daha yoğun alkol kullanımı, daha fazla eskitilmiş partner sayısı tespit edilmiştir.

– Daha düşük aile memnuniyeti, daha fazla siber zorbalık mağduriyeti ve daha yüksek depresif semptomlarla ilişkileri tespit edilmiştir.

Meselenin vahametini anlamamız açısından 2011 yılında yapılmış bir çalışmadan bazı noktaları size aktarmak istiyorum.

13 ila 20 yaş arası 8584 LGBT’li öğrencinin katıldığı bu ankette şu sonuçlar tespit edilmiştir:

– Yüzde 78’i okulda sıklıkla önyargılı sözler duyduklarını bildirmiş

– Yüzde 57’si öğretmenlerden veya diğer personelden bu tür açıklamalar duyduğunu bildirmiş

– Yüzde 64’ü okulda kendini güvensiz hissediyormuş

– Yüzde 82’si sözlü tacize (isimlerle ya da tehditle) uğrandığını belirtmiş

– Yüzde 38’i fiziksel olarak taciz edilmiş (örneğin itilerek ya da ittirilerek) ve yüzde 18’i fiziksel saldırıya uğramış (örneğin, yumruklandı, tekmelendi, silahla yaralandı)

– Yüzde 55’i elektronik ortamlar aracılığıyla akranları tarafından taciz edilmiş veya tehdit edilmiş (ör. Kısa mesajlar, Facebook’taki gönderiler)

– Yüzde 32’si son bir ay içinde kendilerini güvensiz veya rahatsız hissettikleri için en az bir gün okulu kaçırmış.

Geçen sene bizim ülkemizde yapılan araştırmalara göre eşcinsellik oranı yüzde 4’dür.  Bunların yüzde biri homoseksüel, yüzde üçü biseksüel oldukları belirtilmiştir.

Hz. Peygamber’in (sas) döneminde gerek Mekke’de, gerek Medine’de, gerekse Hicaz’ın başka yerlerinde eşcinsel eğilimlere dair bazı rivayetleri kitaplarımızda okuruz. “Efemineler yada muhannesûn/  مخنثون diye isimlendirilir bu eşcinseller… Genelde bizim fıkıh kitaplarımızda Hünsa şeklinde yer alır.

Birde kitaplarımızda “sihâk” diye bir kavram vardır. Bu da genelde bugün lezbiyen dedikleri kavramın karşılığında kullanılır. Fıkıh kitaplarımızda bu meselenin hükmü üzerinde durulur.

Nisa Sûresi 15. ayette Lezbiyen ilişkinin hükmü, 16. ayette ise erkek erkeğe ilişkinin hükmü ortaya konur.

Biz hadis kitaplarımızı eşcinsellik meselesini anlamak için taradığımızda karşımıza 10’a yakın hadise çıkar. Bunların hepsini tek tek zikretmek mümkün değildir ama şunu çok rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Çoğunun ismi verilmeden muhannes diye anlatılır. Sadece Hît ve Mati (ya da Mani)’nin isimleri verilir.

Efendimiz (sas) böyle bir eğilimin toplum içerisinde yaygınlaşmasının önlemini almış, o eğilimde olanların ilişkilerini diğerlerinden ayırmış ve toplumu bu konuda bilinçlendirmiş, eğer bu eğilimlere isteyerek yönelenler olursa onların da çok ağır cezalandırılacaklarını beyan etmiştir.

Günahı, yanlışı, yaygınlaştırmamak, günahla mücadele ediyorum diyerek aslında günahın reklamını yapmamak, ilgisiz ve alakasız insanların gündemine bu meseleyi düşürmemek, meseleyi zemininde ele alıp ona göre bir mücadele yöntemi belirlemek…

Hz. Lût azgınlığın ilacını onlara takdim ediyordu. Nikâh, aile, bu işin ilacıydı ama ilacın fayda vermesi için onların kendilerini bu ilacı almaya hazır bir hale getirmeliydiler.

Hz. Lût onlara şöyle bir baktı ve dedi ki:

اَلَيْسَ مِنْكُمْ رَجُلٌ رَش۪يدٌ        

“İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?”(Hûd 11/78)

Beş meselede ortak platformlar oluşturarak konuşmak zorundayız:           

1. İnsan hakları
2. Adalet meselesi
3. Ekinlerin ifsadı
4. Nesillerin bozulması
5. Irkçılık hastalığı

LGBT lobileri eşcinsellik meselesini şu kavramları öne çıkararak anlamaya çalışıyorlar:

Tercih
Tahrik           
Özgürlük
Hak
Öfke

Karşıtlar ise şu kavramları öne çıkararak anlamaya çalışıyorlar:

Sapkınlık
Lanetliler
Tahkir
İğrençlik
Öfke

Artık aileler olarak da meseleyi şuradan anlamamız gerekiyor; mesele müfredat meselesi değil mesele muhabbet meselesidir, merhamet meselesidir.

Ödevlerimiz: Şuarâ 26/160, Kamer 54/33…

(2047)