Tevhidi ve Tebliği Hz. İbrâhim’den (as) Öğrenmek

Siret-i Enbiyâ derslerimizde Hz. İbrâhim ile olan yolculuğumuz devam ediyor. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, 29. dersimizde “Tevhid ve Tebliği Hz. İbrâhim’den Öğrenmek” serlevhasının altında, Hz. İbrâhim’in tevhid öğretisini ve tebliğde verdiği mesajlardan bazılarını anlattı. En son yine Hz. İbrâhim üzerinden “Kur’ân-ı Kerim’de Tartışma Metodu” başlığının altında çok önemli mesaj ve örnekleri bizlerle paylaştı.

Dersten Cümleler

Siret-i Enbiyâ derslerimizin 29. suna, Hz. İbrâhim ile alakalı yaptığımız derslerin 6. sına ulaştık.

Tarih konuşuyoruz, tarihten konuşuyoruz ama tarihte kalmak için konuşmuyoruz, bugünleri ihya, yarınları inşa etmek için konuşuyoruz.

Hz. İbrâhim ile alakalı çok ama çok önemli şeyler öğrendik. Öğrendiğimiz en önemli mesele iman meselesi oldu.

Tevhid, bir olan Allah’ın birlemektir. Bu birleme, tasdik, ikrar ve amelle ancak gerçekleşir.

Tevhid bir alana sıkıştırılacak bir hakikat değil, belki binler alana hâkim kılınması gereken bir hakikattir.

İnsanlığın en büyük problemi parçalanmışlıktır.

İnsanlığın büyük bir kısmı “yaratma Allah’ın ama yönetme başkalarının” deme noktasındadır.

Evlerimiz, Darü’l-İslâm mı?

Hz. İbrâhim’in Tevhid Öğretisi

1- Yaratmada Tevhid – Allah’tan başkası yaratıcı olarak kabul edilemez. (Şuarâ 26/78)

“Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O’dur.” (Şuarâ 26/78)

2- Hükümde Tevhid – Allah’tan başkasına yasa/kanun koyma yetkisi verilemez. (Enbiyâ 21/56)

“Hayır, dedi, sizin Rabbiniz, yarattığı göklerin ve yerin de Rabbidir ve ben buna şahitlik edenlerdenim.” (Enbiyâ 21/56)

3- İbadette Tevhid – Allah’tan başkasına ibadet edilemez, Allah’a gösterilmesi gereken tazim bir başkasına gösterilemez. (Zuhruf 43/26)

4- Kullukta Tevhid – Allah’tan başkasına kulluk edilemez, boyun eğilemez. (Zuhruf 43/27)

“Ben, ancak beni yoktan var edene kulluk ve ibadet ederim. Muhakkak ki O, beni doğru yola iletecektir.” (Zuhruf 43/27)

5- Takvada Tevhid – Allah’tan başkasına Allah’a yapılır gibi takva takınılamaz. (Ankebût 29/16)

“İbrahim’i de gönderdik. O kavmine şöyle demişti: Allah’a kulluk edin. O’na karşı gelmekten sakının. Eğer bilmiş olsanız bu sizin için daha hayırlıdır.” (Ankebût 29/16)

6- Duada Tevhid – Allah’tan başkasına Allah’tan ister gibi dua niyeti ile el açılamaz. (Meryem 19/48)

7- Rızıkta Tevhid – Allah’tan başkasından Allah’tan bekler gibi rızık beklenilemez. (Ankebût 29/17)

“Bilmelisiniz ki, Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, size rızık veremezler. O halde rızkı Allah katında arayın.” (Ankebût 29/17)

8- Şükürde Tevhid – Allah’tan başkasına, Allah’a yapılır gibi şükür yapılamaz. (Ankebût 29/17)

“O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Ancak O’na döndürüleceksiniz.” (Ankebût 29/17)

9- Sevgide Tevhid – Allah’tan başkasına, Allah’ı sever gibi sevgi beslenilemez. (Ankebût 29/25)

“İbrâhim, onlara dedi ki: “Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve çıkar) uğruna Allah’ı bırakıp birtakım putlar edindiniz…” (Ankebût 29/25)

10- Dostlukta Tevhid – Allah’tan başkasına Allah’a bel bağlar gibi dost edilinilemez. (Nisâ 4/125)

“İşlerinde doğru olarak kendini Allah’a veren ve İbrâhim’in, Allah’ı bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden dince daha güzel kim vardır? Allah İbrâhim’i dost edinmiştir.” (Nisâ 4/125)   

11- Düşmanlıkta Tevhid – Allah’ın düşman olarak belirledikleri dışındakilere o şekilde düşmanlık edilemez. (Şuarâ 26/77)

“(Bütün putlar ve tağutlar) İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca Âlemlerin Rabbi hariç. (Benim dostum sadece O’dur.) ” (Şuarâ 26/77)

12- Korkuda Tevhid – Allah’tan başkasından Allah’tan korkar gibi korkulamaz. (En’âm 6/81)

“Siz, Allah’ın size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım! Şimdi biliyorsanız (söyleyin), iki guruptan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır?” (En’âm 6/81)

13- Ümitte Tevhid – Allah’tan başkasından Allah’tan bekler gibi umut beklemez. (Hicr, 15/55)

“Sana gerçeği müjdeledik, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma! dediler.” (Hicr, 15/55)

14- Mülkte Tevhid – Allah’tan başkasına mülkün sahibi nazarı ile bakılamaz. (En’âm 6/75)

“Böylece İbrâhim’e, -kesin bilgiyle (Hakke’l-yakin) inananlardan olması için- göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem yaratılışını, esrarını ve gerçek hükümranlığı) gösteriyorduk.” (En’âm 6/75)

15- Mesajda Tevhid – Allah’tan başkasına Allah’a çağırır gibi asla çağrılmaz. (Zuhruf 43/ 28)

Ne düzeyde olursa olsun tevhidin aşındığı yerin adı şirk olur. Şirk, virüs gibidir.

Gerçek tebliğ ve davet adamları, her daim gurbette yaşar gibidirler…

Asıl gurbet, anlaşılmamaktır.

Allah Resûlü (sas) Medine’de değil, Mekke’de gurbette idi. Hz. İbrâhim (as) Filistin’de değil Harran’da gurbette idi.

İnsan, derdinin ne olduğu, davasının ne olduğu kavranmayınca iki şeye çok daha fazla ihtiyaç duyar. Biri, dertleşeceği dostlar, ikincisi, sığınacağı liman olarak eş…

“Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden biridir, dediler.” (Enbiyâ 21/59)

“(İçlerinden birileri) “Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını işittik (herhalde onun işidir) ” demişlerdi.” (Enbiyâ 21/60)

“O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.” (Enbiyâ 21/61)

“Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim? dediler.” (Enbiyâ 21/62)

“Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır. Hadi onlara sorun; eğer konuşuyorlarsa! dedi.” (Enbiyâ 21/63)

“Bunun üzerine vicdanlarına dönüp (içlerinden kendi kendilerine): “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler.” (Enbiyâ 21/64)

“Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve; “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler.” (Enbiyâ 21/65)

“İbrahim: Öyleyse, dedi, Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hâla tapacak mısınız?” (Enbiyâ 21/66)

“Yuh olsun size ve Allah’tan başka ibadet ettiğiniz putlara ve tağutlara… Siz hiç aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Enbiyâ 21/67)

Bazı tarihçilere göre Nemrud, göre çok güçlü bir figürdür ve dünyanın ilk ve en büyük emperyalistidir. (Phillips, s. 99-101, 107; Brett, s. 46-48)

Taberî, yeryüzünden ikisi kâfir, ikisi mümin olmak üzere dört büyük kralın gelip geçtiğini, müminlerin krallarının Süleyman b. Dâvûd ile Zülkarneyn, kâfirlerin krallarının Buhtunnasr ve Nemrud olduğunu söyler. (Taberî, I, 273)

Hz. İbrâhim’den Tartışma Yöntemleri Öğrenmek

1. Kendini ve muhatabını çok iyi tanımalısın.
2. İnandığın değerlere güvenmeli en ufak bir itirazda sarsılmamalısın.
3. Sözün üslubunu ve usulünü iyi ayarlamalı, mesajını çok net bir şekilde ortaya koymalısın.
4. Söylenen söz, bilinçli olarak çarpıtılıyorsa tartışmayı uzatmamalısın.
5. Muhatabın vereceği cevapları hesap etmeli ona göre bir diğer hamleyi yapmalısın.
6. Bâtılın veya yanlışın daha fazla duyulmasına zemin hazırlamamalısın.
7. Söylediğin hakikatlerin, insanlığın ortak değerleri üzerinden olmasına dikkat etmelisin.
8. Hak ve hakikat için hareket ediyorsan yardımcının Allah olduğunu unutmamalısın.

“Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürürler. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.” (Bakara 2/257)

“Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut’u) görmedin mi! İşte o zaman İbrahim: Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti. O da: Hayat veren ve öldüren benim, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi. Bunun üzerine kâfir apışıp kaldı. Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez.” (Bakara 2/258)

(2200)