Kur’ân-ı Kerîm’de Tarih | Muhammed Emin Yıldırım

Tarih Medresemizin 2. dönemine bugün itibari ile başlamış olduk…

Bu yılki medrese programımız; 2 Dönem olarak programlanmıştı…

1. Dönem: Şuur ve Bilinç İtibariyle Tarih
2. Dönem ise Ana Konularıyla Tarih başlığını taşıyacak…

2. Dönem medresede yine benim “Tarih Bilinci” üst başlığında 3 dersim olacak ve Allah izin verirse bugün bu üç dersimizden ilkini yapmış olacağız, konumuz ise çok mühim bir konu: “Kur’ân-ı Kerim’de Tarih” 

Geçen dönem son dersimizin konusunu: “Bir Tarih Kaynağı Olarak Kur’ân”

O derste 4 temel meseleyi konuşmuştuk:

– Birinci Mesele: Kur’an’da Tarihsel Haberlere İsim Olan Kelimeler

Bu başlık altında 6 temel kavramı görmüştük:

1. Kıssa/Kasas
2. Nebe’/Enbâ’
3. Mesel/Emsal
4. Hadîs/Ehâdis
5. Eyyam/Eyyamullah
6. Âkıbet/Ukubet

– İkinci Mesele: Tarihi Kaynak Değeri Açısından Kur’ân’ın Önemi

Bu konuda üç meseleyi nazarlara vermiştik:

1. En Sahih ve En Doğru Kaynak Olması
2. En Özgün ve En Orijinal Bilgileri Aktarması
3. En Objektif ve En Üst Bakışla Olayları Anlatması

– Üçüncü Mesele: Kur’an’da Tarih Algısının Temel Nitelikleri

Bu başlık altında 6 temel meseleyi irdelemiştik.

1. Bir gaye ve amaç için anlatılması
2. Bir yasaya ve düzene bağlı olarak anlatılması
3. Bir ahlâki zemine oturtularak anlatılması
4. Tarihin Bir Tekâmül Süreci Yaşadığı Bilgisi Üzerinden Anlatılması
5. Allah’ın Tarihe Müdahalesi ve Bunun Doğru Anlaşılması
6. Kötülüğün ve Kötülerin İbret Nazarı ile Anlatılması

– Dördüncü Mesele: Tarihi Kaynak Olarak Kur’ân’ın Sınırlılıkları

Burada da 5 temel meseleyi konuşmuştuk.

1. Tabiatı İtibari ile Tarih Kitabı Olmaması
2. Tafsilatlı ve Detaylı Olmaması
3. Kendine Has Bir Düzeni ve Tertibi Olması
4. Zaman ve Olay İtibari ile Kronolojik Olmaması
5. Olaylara ve Şahıslara Değil Mesajlara Odaklanılması

Kur’ân, ister dil ve üslup açısından olsun, ister muhteva açısından olsun, ister gaybe dair verdiği bilgiler açısından olsun, ister, ilmi icazları olsun, ister sayısal icazları olsun, her yönü ile eşsizdir.

Kur’ân, hiçbir kitap ile asla kıyaslanamayacak bir ilahî fermandır.

İşte bu Aziz, Hamid, Mecid, Kerim kitap, ayet itibari ile neredeyse yarısında, hacim itibari ile neredeyse üçte ikisinde tarihten bahsetmektedir.

Hz. Peygamber’i (sas) bize anlatırken;

1. Hem onun değer ve kıymetini
2. Hem onun görev ve sorumluluklarını
3. Hem onun yetki ve sınırlarını
4. Hem onun şahsiyetinin en temel hususiyetlerini anlatıyor.

Rabbimiz Kur’ân’da tam 14 yerde “gezip dolaşın ve görün” demekte ama biz inatla bu ayetleri görmemekteyiz.

Bu 14 ayetin bazılarında; “قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ / De ki! Yeryüzünde gezip dolaşın!” diyerek söze başlamakta, bazılarında ise: “اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ / Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki?” diyerek çok önemli mesajlar bize vermektedir.

Bu ayetlerinbize verdiği mesajları şöyle bir toparlamaya çalışsak karşımıza şöyle bir tablo çıkar:

1. Yaratılışın nasıl başladığını görüp ibret almak için yeryüzü dolaşılmalıdır. (Ankebût 29/20)

قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ بَدَاَ الْخَلْقَ

 “De ki: “Yeryüzünde dolaşın da Allah’ın başlangıçta yaratmayı nasıl yaptığına bakın.” (Ankebût 29/20)

2. Hakikati yalanlayanların akıbetlerini görüp ibret almak için yeryüzü dolaşılmalıdır. (Âl-i İmrân 3/137; En’am 6/11; Nahl 16/36; Rûm 30/9, 42; Fâtır 35/44; Muhammed 47/10)

قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ ثُمَّ انْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّب۪ينَ

“De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (hakikati) yalan sayanların sonunun nasıl olduğuna bakın!” (En’am 6/11)

قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلُۜ كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُشْرِك۪ينَ

“De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, daha öncekilerin âkıbetleri nice oldu, görün. Onların çoğu müşrik idi.” (Rûm 30/42)

3. Günaha dalanların ve ahireti unutanların akıbetlerini görüp ibret almak için yeryüzü dolaşılmalıdır. (Neml 27/69; Mü’min 40/21)

4. İnkâr edenlerde inkâr edenlerin akıbetlerini görüp ibret almak için yeryüzü dolaşılmalıdır. (Yûsuf 12/109; Hac 22/46)

5. Âdemoğullarının tarihte ne gibi nimetlere mazhar olduklarını görüp ibret almak için yeryüzü dolaşılmalıdır. (Sebe 34/18)

“Onların yurdu ile içlerini bereketlendirdiğimiz memleketler arasında, kolayca görünen nice kasabalar var ettik ve bunlar arasında yürümeyi konaklara ayırdık. Oralarda geceleri, gündüzleri korkusuzca gezin dolaşın, dedik.” (Sebe 34/18)

6. Dünyanın geçiciliğini ve ne kadar imkâna sahip olunursa olunsun hepsinin bir gün mutlaka terk edileceğini görüp ibret almak için yeryüzü dolaşılmalıdır. (Mü’min 40/82)

“Onlar yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur, görsünler! Öncekiler bunlardan daha çoktu, kuvvetçe ve yeryüzündeki eserleri bakımından da daha sağlam idiler. Fakat kazandıkları şeyler onlara asla fayda vermemiştir.” (Mü’min 40/82)

Tarihin Anlatılmasının Amacı

1. Ders çıkarılsın. (Kaf 50/37)
2. Öğüt alınsın.  (Kamer 54/51)
3. İbret olsun. (Tâ Hâ 20/128)
4. Hatırlatma yapsın. ( Hûd 11/120)
5. Yolun kaderi öğrenilsin. (Bakara 2/214)
6. Örnek edinilsin. (Mümtehine 60/4)
7. Bahaneye yer kalmasın. (Nisâ 4/165)
8. Benzerlikler ortaya konsun. (Muhammed 47/10)

لَقَدْ كَانَ ف۪ي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِاُو۬لِي الْاَلْبَابِۜ

“Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır.” (Yusuf 12/111)

İbret “görünenden görünmeyene geçmek, nesnelerin ve olayların dış yüzüne bakıp onlardaki hikmeti kavramaya çalışmak, olaylardan ders alıp doğru sonuçlar çıkarmak ve buna göre davranmak” anlamlarına gelir.

Kur’ân’ın Tarih Anlatmadaki Özellikleri

– Kronolojiye dikkat edilmez, mesajlar nazarlara verilir.
– Ayrıntılara fazlaca girilmez, meselenin özü üzerinde durulur.
– Şahıslar üzerinde yoğunlaşılmaz, temsil ettiği konum dikkatlere sunulur.
– Mekânlara ve coğrafyalara detaylıca temas edilmez, hadiselere ve ibretlere zihinler sevk edilir.
– Tarihin yerelliğine mahkûm etmez, evrenselliğe gölge düşürmeden bir tasvirde bulunur.

Tarihi Anlatmasının Usul ve Üslubu

1. Tarihin yasaları vardır ve o yasalarda hiçbir değişiklik olmayacaktır. (İsrâ 17/77)

“Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın.”

2. Aynı şeyleri yapanlar, aynı neticelerle karşılaşacaklardır.  (Fâtır 35/43)

“Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen, Allah’ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın.”

3. İyilere de kötülere de belirlenmiş bir zaman tayin edilmiştir. (Yûnus 10/11)

“Eğer Allah, insanlara onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar hâlde bırakırız.”

4. Eninde sonunda hak galip gelecek ve zalimler en büyük pişmanlığı yaşayacaklardır. (Kaf 50/12-14)

“Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût’un kardeşleri, Eykeliler, Tübba’ın kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar (kendilerine gönderilen) peygamberleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey gerçekleşti.” (Kaf 50/12-14)

5. Haksızlık yapanlar, sınırları ihlal edenler ve hakikati yalanlayanlar mutlaka hak ettikleri karşılığı bulacaklardır. (Sâd 38/12-14)

“Onlardan önce Nûh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da peygamberleri yalanladılar. İşte bunlar da (peygamberlere karşı) birleşen topluluklardır. Onların her biri gönderilen peygamberleri yalanladılar da bu yüzden (kendilerine) azabım hak oldu.” (Sâd 38/12-14)

6. İyilik ve hayır devam ettiği müddetçe asla bir helak vuku bulmayacaktır. (Hûd 11/117)

“Halkı iyi olduğu halde Rabbin, haksızlıkla memleketleri helâk etmez.” (Hûd 11/117)

7. İnanıp inançlarının gereğini yerine getirenler Allah’ın yardımını hak edeceklerdir. (Muhammed 47/7)

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.” (Muhammed 47/7)

8. Bir toplum kendi özündekini değiştirmedikçe Allah o toplumu asla değiştirmeyecektir. (Ra’d 13/11)

“Onun önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır. Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah’tan başka yardımcıları da yoktur.” (Ra’d 13/11)

(141)