Peygambersiz Din Olur mu? | Muhammed Emin Yıldırım

Peygambersiz din olur mu? Bu soruya hemen olmaz diye cevap vereceğiz çoğumuz… Ancak Peygambersiz din olur mu sorusuna bir de şöyle cevap verilir: Olur ama o din Allah’ın gönderdiği din olmaz.

Gençlerimiz içerisinde Peygamberlik algısını sorguladığımızda şu cevapları alıyoruz:

– Peygamberlik müessesesi benim için bir anlam ifade etmiyor.
– Peygamberlik müessesesi benim için gereksiz bir müessesedir. 
– Peygamberlik müessesesi benim için tarihte uydurulmuş ve kurgulanmış bir kurumdur.
– Peygamberlik müessesesi benim için Allah’ın vahyini bana ileterek sona ermiş bir vazifedir.
– Peygamberlik müessesesi benim için tarihi anlamda değeri olan ama bugün elimizde Kur’an olduğu için çok da ihtiyaç duyulmayan bir kurumdur.

Din dediğimiz bina üç temel esastan oluşur:

– Dinin sahibi olan Allah
– Dinin sözleri olan Vahiy
– Dinin sözcüsü olan Peygamber

Peygamberimize (sas) verilen karşılıklar:

– Bazıları “niye bir başkası değil de sen” diye seçimi beğenmemişlerdi.
– Bazıları “niye ben değil de sen” diye haset etmişlerdi.
– Bazıları “niye önce değil de şimdi; burası değil de orası” diye karşı çıkmışlardı.
– Bazıları “niye olağanüstü biri değil de sen” diye itiraz etmişlerdi.
– Bazıları “niye bu kadar sade ve basit” diye kabul etmemişlerdi.

“Onlar (bir de) şöyle dediler: Bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı!

Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yiyip (meşakkatsizce geçimini sağlayacağı) bir bahçesi olmalıydı. (Ayrıca) o zalimler (müminlere): Siz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız! dediler.” (Furkân Sûresi 25/7, 8)

Efendimiz (sas) hayatta iken özellikle son dönemlerinde haset ve farklı beklentilerden dolayı “peygamberlik iddiasında bulunan yalancılar” ortaya çıktı.

Bunların ilki; Benî Ans Kabilesinden Esvedi Ansî diye tanınan Abhele bin Ka’b idi.

İkincisi Yemâme’nin yalancısı olarak bilinen; Müseylime-i Kezzab idi.

Peygamberlik kurumuna tam anlamı ile iman etmeyenleri 5 sınıfta toplayabiliriz:

1. İnkâr ve inattan dolayı karşı olup iman etmeyenler
2. Kibir ve hasetten dolayı düşman olup iman etmeyenler
3. Şüphe ve tereddütlerden dolayı ikna olmayıp iman etmeyenler
4. Menfi propaganda ve telkinlere kapılıp iman etmeyenler
5. Cehalet ve gaflet girdaplarına düşüp iman etmeyenler

Bunlardan bazılar diyorlar ki:

– Ben bir Araba mı iman edeceğim?
– Haşa baldırı çıplak birine mi inanacağım?
– Bilimle, ilimle çelişen bunca şeyi söyleyen birine mi inanacağım? 
– Okuma yazma bilmeyen birine mi inanacağım?
– Yaşayıp yaşamadığı belli olmayan birine mi inanacağım?
– Akıl gibi bir imkânım varken ben 14 asır önce geldiği söylenen bir şeye mi inanacağım?”

Şüphe ve tereddütlerden dolayı ikna olmayıp iman etmeyenler

Mesela bu sınıfta olanların en fazla sordukları sorular şunlardır:

– İnsanlar neden peygambere ihtiyaç duysunlar ki?
– Allah bizlere akıl vermişse peygambere ne gerek var ki?
– Her topluluğa peygamber gitmiş mi?
– Neden bütün peygamberler aynı coğrafyaya gelmiş?
– Bütün peygamberler neden hep aynı soydan?
– Neden bütün peygamberler erkek, kadından peygamber olmaz mı?
– Âdem (as) ilk insan ve ilk peygamber mi?
– Âdem’in çocukları birbirleri ile mi evlendi?
– Mucizeler çok da inanılacak şeyler değil?
– Hz. İsa’nın akıbeti ve tekrar yeryüzüne ineceği doğru mu?

Menfi propaganda ve telkinlere kapılıp iman etmeyenler

Neler dile getiriyor ve neleri soruyorlar?

– Peygamberimizin çok eşliliği ve evlilikleri
– Peygamberimizin Hz. Âişe ile evliği ve evlilik yaşı
– Peygamberimizin son peygamber olmasının delilleri
– Hadislerin güvenilirliği ve uydurma hadisler
– Peygamberimizin mucizeleri ve Kur’an dışında mucizelerinin olup-olmadığı
– Neden başka peygamberlere değil de son peygambere salavat getirme zorunluluğunun olduğu
– İhtiram ve saygı ifadelerinde Allah için kullanma zorunluluğu yokken neden peygamber için salavat zorunluluğu var sorusu
– Peygambere sihir, büyü yapılıp yapılmadığı meselesi
– Peygamberimizin okuma-yazma bilip bilmemesi
– Peygamberimizin şefaat hakkının olup olmaması ve şefaatin torpil olarak algılanması

Cehalet ve gaflet girdaplarına düşüp iman etmeyenler

Bu sınıfa girenler de epey fazla… Özellikle bir önceki sınıfta saydığımız meselelerin büyük bir kısmı burada da var. Onlara ek olarak şunlar da var:

– Peygamberlerin ve peygamberimizin din binasındaki yerinin ve konumunun tam olarak anlaşılmaması 
– Peygamberin diğer peygamberlerle yarıştırılması
– Peygamberimizin tanınmaması
– Siyere ait tarihi malumatı ezberlemeyi Peygamberi tanımak olarak zannetmesi
– Hadislerde ciddi çelişkilerin olduğu zannedilmesi
– Diğer peygamberlere ait çok az malumatın bilinmesi
– Mezhebi telkinlerin yanlış yönlendirmeleri
– Peygamberi haşa basitleştirmesi veya sıradanlaştırması
– Peygamberi haşa aşırı yüceltmesi veya farkında olmadan Allah’a ait vasıfları ona vermesi
– Sahabe’yi tanımaması ve sahabe ile kurması gereken hukuku zedelemesi

Peygamberlere İman Meselesini iyice anlayabilmemiz için şu 5 soruya doğru cevaplar bulmalıyız:

1. Peygamber olmadan gerçekten din olmaz mı?
2. Peygamberlik müessesesi neden ciddiye alınmalıdır?
3. Peygamberleri ciddiye almak hayatımızda ne gibi sonuçlar ortaya çıkarır?
4. Peygamberliğin ispatını nasıl yapabiliriz?
5. Peygamberimiz ile aramızda kurmamız gereken hukuk nasıl olmalıdır?

Peygamber olmadan gerçekten din olmaz mı?

– Peygamber yoksa ortada Allah’ın dini yoktur.
– Peygamber yoksa sahih ve selim bir şekilde Allah inancı yoktur.
– Peygamber yoksa sınır ve sorumluluk yoktur.
– Peygamber yoksa inanç ve ibadet yoktur.
– Peygamber yoksa din yoktur, dinsizlik vardır.

Aslında deizm de ateizm gibi bir dinsizlik akımıdır. Bunu farklı bir şekilde masum göstermenin hiçbir faydası yoktur. Çünkü Peygambersiz bir din anlayışı bir dinsizliktir.

Peygamberlik müessesesi neden ciddiye alınmalıdır?

– Şüpheleri çoğaltmak için değil bitirmek için
– İhtilafları arttırmak için değil azaltmak için
– Belirsizlikleri ziyadeleştirmek için değil berraklaştırmak için
– Kargaşayı ve karmaşayı fazlalaştırmak için değil bitirmek için
– Hevanın ve hevesin peşinde koşmak için değil hakikatin ve hidayetin yoluna varmak için

Peygamberleri ciddiye almak hayatımızda ne gibi sonuçlar ortaya çıkarır?

– Peygamberleri ciddiye almak, Allah’ın (cc) emirlerini ciddiye almaktır.
– Peygamberleri ciddiye almak, otorite boşluğunu giderir.
– Peygamberleri ciddiye almak, örneklik makamını doldurur.
– Peygamberleri ciddiye almak, fitnelerin kapısını kapatır.
– Peygamberleri ciddiye almak, hidayete ve selamete insanı vardırır.

Peygamberliğin ispatını nasıl yapabiliriz?

Bu konu öteden beri Müslümanların çok ehemmiyet verdikleri bir konudur. Tarih boyunca onlarca âlimimiz bu konuda eserler yazmışlardır. Mesela; onlarca;

– Delâilü’n-Nübüvve; yani nübüvvetin delilleri
– Tesbîtü delâʾili nübüvveti yani nübüvvet delilerinin tespiti
– Beşâirü’n-nübüvve, nübüvvetin müjdeleri yani onu doğrulayan belgeler
– Aʿlâmü’n-nübüvve nübüvvetin akli yönden ispatları
– Şevâhidü’n-nübüvve nübüvvetin şahitlikleri
– Meʿâricü’n-nübüvve nübüvvetin mucizeleri

Klasik kitaplarımızda nübüvvete delil olabilecek birçok husus sayılır. Ama en önemli 6 delil sayılır. Bunlar nelerdir?

1. İrşat delili
2. Rüya delili
3. Dillerin kaynağı delili
4. Hüsün ve kubuh delili
5. Mucizeler delili
6. Tebliğin tesiri delili

Peygamberimizin Peygamberliğinin İspatı

1. Geçmiş vahiylerin peygamberimizi ispatı
2. Tarihin peygamberimizi ispatı
3. Kur’ân’ın peygamberimizi ispatı
4. Peygamberimizin kendisini ispatı
5. Ahlâkındaki bütünlüğün kendisini ispatı
6. Çağdaşı olan muarızlarının peygamberimizi ispatı
7. Sahâbe’nin peygamberimizi ispatı
8. İlim Müktesebatının peygamberimizi ispatı
9. İnsan değiştirme ve dönüştürme potansiyelinin peygamberimizi ispatı
10. Sevginin düzeyinin ve gücünün peygamberimizi ispatı

Peygamberimiz ile aramızda kurmamız gereken hukuk nasıl olmalıdır?

Peygamberimiz ile aramızda kurmamız gereken 8 tane önemli kavram var. Nedir bunlar?

1. İtaat
2. İttibâ
3. İ’tisâm
4. İhsan
5. İtidal
6. İltizam
7. İmtisal
8. İktida

Ne demek bunlar? Birer cümle ile açıklayalım:

1. İtaat, Allah Resûlü’nün (sas) tebliğ ettiği her hakikate, kayıtsız ve şartsız kalben boyun eğmek, teslim olmaktır.

2. İttibâ, Allah Resûlü’nün (sas) tebliğ ettiği her hakikate, tâbi olmak ve gereğini yerine getirmek için fiilen harekete geçmektir.

3. İ’tisâm, Allah Resûlü’nün (sas) tebliğ ettiği her hakikate, istenilen düzeyde sarılmak, o değerleri korumak ve onlara bağlanmaktır.

4. İhsan, Allah Resûlü’nün (sas) tebliğ ettiği her hakikate, en güzel karşılığı ortaya koyarak inanmak ve onlarla amel etmektir.

5. İtidal, Allah Resûlü’nün (sas) tebliğ ettiği her hakikate, geldiği gibi rıza göstermek ve hiçbir şekilde aşırılıklara kapı açmadan kabul etmektir.

6. İltizam, Allah Resûlü’nün (sas) tebliğ ettiği her hakikate, uygun bir şekilde yapışmak, sebat ve sabır ile bu çizgiyi sonuna kadar korumaktır.

7. İmtisal, Allah Resûlü’nün (sas) tebliğ ettiği her hakikate, mutlak örneklik nazarı ile bakmak, rehberiyeti başka yerlerde aramamaktır.

8. İktida, Allah Resûlü’nün (sas) tebliğ ettiği her hakikati, uyulması gereken bir mükellefiyet olarak anlamak, uyulan makamın gösterdiği ile yaşamaya gayret etmektir.

(189)