On Emir Yerine Getiriliyor mu? | Muhammed Emin Yıldırım | 4K

Sîret-i Enbiyâ derslerimizde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım hocamız “On Emir Yerine Getiriliyor mu?” üst başlığı altında İsrâiloğulları’nın kutsal saydıkları on emri nasıl anladıklarını ve tarih boyunca nasıl uyguladıklarını anlattı. Özellikle İsrâ sûresinin ekseninde hem tarihî hem güncel çok önemli meselelere değindi. Hocamızın ders sonuna doğru İsrâ sûresinin 4-8 âyetleri arasında bizimle paylaştığı bilgiler ise bu zor günlerde hepimiz için bir teselli vesilesi oldu. Derslerimizin devamını merak ve iştiyakla bekliyoruz. 

Dersten Cümleler 

Yaşadığımız hâller ile konuştuğumuz mevzular örtüşünce daha fazla bize tesir edebilir… 

Üç önemli husus:  

1. Kur’ân’ın çokça İsrâiloğulları’ndan bahsetmesi bizim onlara benzemememiz içindir.  

2. Kur’ân’ın çokça İsrâiloğulları’ndan bahsetmesi bizim onları iyice tanıyıp mücadelemizi bu bilgiler ışığında sürdürmemiz içindir.  

3. Kur’ân’ın çokça İsrâiloğulları’ndan bahsetmesi bizim onlarla kavgamızın bitmeyeceğini belirtmek içindir.  

İsrâiloğulları’nın Tih çölünde başlayan hayatları… 

Hz. Mûsâ ilk vahye, Medyen dönüşü Tûr-i Sînâ’da muhatap oldu. O günlerde Hz. Mûsâ 40 yaşlarında idi; şimdi çöl hayatının başında ise 80 yaşlarındadır. 40 yıl boyunca bir peygamber olarak Hz. Mûsâ’ya Allah elbette birçok vahiy gönderdi. 

Biz genelde Tevrat’ı konuştuğumuzda Hz. Mûsâ’ya verilen kitap olarak konuşuruz. Hatta dört kitabı sayarken: 

Tevrat; Hz. Mûsâ’ya  
Zebûr; Hz. Dâvûd’a,  
İncil; Hz. Îsâ’ya,  
Kur’ân Hz. Muhammed’e verilmiştir, deriz. 

Kur’ân hiçbir yerde Tevrat’ı, Hz. Mûsâ ile anmaz. Kur’ân-ı Kerim içerisinde Tevrat kelimesi, çoğu İncil’le birlikte olmak üzere on altı âyette on sekiz defa geçmektedir.  

Bu ayetler şunlardır:   

Âl-i İmrân 3/3, 48, 50, 65, 93 (iki kez)  
Mâide 5/43, 44, 46 (iki kez), 66, 68, 110  
A’râf 7/157  
Tevbe 9/111  
Fetih 48/29  
Saff 61/6  Cum’a 62/5  

Bu âyetlerde kullanılan Tevrat kelimesi hiçbir yerde Hz. Mûsâ’ya indirilen vahiy/kitap için kullanılmaz. Benî İsrâil’e indirilen tüm vahiyler için kullanılır.   

Hz. Mûsâ’ya verilen vahiylerin geçtiği âyetler 

Bakara 2/53, 87  
En‘âm 6/154  
Hûd 11/17, 110  
İsrâ 17/2  
Mü’minûn 23/49  
Furkân 25/35  
Kasas 28/43  
Secde 32/23  
Saffât 37/117  
Fussilet 41/45  
Ahkâf 46/12  
Necm 53/36; A‘lâ 87/19  suhufu/sahifeler   
A‘râf 7/145, 150, 154  elvâhı/levhalar  
Bakara 2/53; Enbiyâ 21/48  furkân/vahyin bir sıfatı  

İlginçtir Kur’ân’ın bu ayrımı bizim klasik tefsirlerimizin hiç ilgisini çekmemiştir. Ancak burada çok önemli iki husus var ki bizim dikkatleri çekmemiz gerekir: 

1- Medine’deki Yahudiler, Tevrat’ı Hz. Mûsâ’ya indirilen kitap olarak isimlendiriyorlardı. Kur’ân, Tevrat’ın geniş mânada İsrâiloğulları’na gönderilen bütün vahiyleri içerisine alan bir kitap olduğunu onlara gösterdi.  

2- Yaygın olan bu kanaati Kur’ân eşsiz üslubu ile düzeltti ve Allah katından olduğunu bir kez daha bununla da ortaya koymuş oldu.  

Hz. Mûsâ’ya verilen levhalar nasıl yazıldı?  

1- Allah (cc) arşta levhalara yazdı/yazdırdı ve yeryüzüne indirdi.  
2- Allah (cc) Hz. Mûsâ’yı arşa yükseltti, onun bakışları altında yazdırdı.  
3- Allah (cc) Tûr-i Sînâ’da nuru ile levhalara yazdı. 
4- Allah (cc) Tûr-i Sînâ’da melekleri ile levhalara yazdı. 
5- Allah (cc) Tûr-i Sînâ’da Hz. Mûsâ’ya yazdırdı.  

وَكَتَبْنَا لَهُ فِي الْاَلْوَاحِ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ مَوْعِظَةً وَتَفْص۪يلًا لِكُلِّ شَيْءٍۚ 

“Levhalarda Mûsâ için her konuya dair öğüdü ve her şey hakkında gerekli açıklamaları yazdık.”[A’raf 7/145].   

Yahudiliğe göre on emir, 613 emirden oluştuğu kabul edilen yahudi şeriatının özeti niteliğindedir. Bundan dolayı On emir Yahudilik’te merkezî bir önem taşımakta ve yahudiler on emir okunurken ayağa kalkmaktadır.  

Hz. Mûsâ, on emrin yazılığı bir levhaları Tanrı’nın ikramı ile almış ve bu iki taş levhayı ahid sandığına koymuştur [Çıkış 25/16; Tesniye 10/1-5]. 

Günümüzde Yahudiler, sinagogda Tevrat rulolarının konulduğu sandığa veya dolaba Ahit Sandığı demektedirler ve bu sandık veya dolap, sinagogun en kutsal bölümü olarak kabul edilen yere konur.  

Biz Çıkış babındaki aktarımı esas alırsak, 10 emir şunlardır:   

1- Allah (Yehova) birdir, O’ndan başkasına kulluk edilmeyecektir.  
2- Allah’tan başka ilah yoktur.  
3- Put yapılmayacak ve puta tapılmayacaktır.  
4- Altı gün çalışılacak, yedinci gün (Cumartesi /Sebt) istirahat edilecektir.  
5- Ana ve babaya saygı ve sevgi gösterilecektir.  
6- İnsan öldürmek kesinlikle yasaktır.  
7- Zina edilmeyecektir.  
8- Hırsızlık yapılmayacaktır. 
9- Yalan yere tanıklık edilmeyecektir.  
10- Komşunun evine, karısına ve malına göz dikilmeyecektir. [Çıkış 20/1-17] 

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسٰى تِسْعَ اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍ فَسْـَٔلْ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اِذْ جَٓاءَهُمْ فَقَالَ لَهُ فِرْعَوْنُ اِنّ۪ي لَاَظُنُّكَ يَا مُوسٰى مَسْحُورًا 

Andolsun, biz Mûsâ’ya apaçık dokuz âyet/mûcize verdik. İsrâiloğulları’na sor (sana anlatsınlar): Hani Mûsâ onlara gelmiş ve Firavun da ona, ‘Ben senin kesinlikle büyülendiğini zannediyorum ey Mûsâ!’ demişti.” [İsrâ 17/101]. 

Fahreddin er-Razî, Yüce Allah’ın: “dokuz apaçık âyet” buyruğunun tefsiri ile ilgili olarak en iyi rivayetin Safvân b. Assaî el-Muradî’nin yaptığı şu rivayet olduğunu kaydeder:  

Yahudinin biri arkadaşına: “Gel seninle birlikte şu peygambere gidelim ve dokuz âyete dair ona soru soralım” dedi. Her ikisi Resûlullah’ın (sas) yanına gitti ve ona bu dokuz âyete dair soru sordular. Bunun üzerine Allah Resülü onlara şu buyruklarda bulundu:  

“Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayınız, hırsızlık yapmayınız, zina etmeyiniz, kimseyi öldürmeyiniz, büyü yapmayınız, faiz yemeyiniz, iffetli kadına iftira etmeyiniz, savaş günü dönüp kaçmayınız ve ey Yahudiler, sizin için özel olmak üzere Cumartesi gününde haddi aşmayınız!” Yahudiler kalkıp elini ayağını öptüler ve dediler ki: “Senin peygamber olduğuna şahitlik ediyoruz. Eğer öldürülmekten korkmasaydık şüphesiz sana tâbi olurduk.” [Râzî, Mefâtîĥü’l-ğayb, 20/ 214]. 

Yahudilerin 10 emrinin Kur’ân’da da benzerlerini arka arkaya görüyoruz. Mesela; En‘âm sûresinin 151-153 âyetlerinde bulunan hükümlerde Tevrat’taki Cumartesi yasağı hariç 9 esasa benzer emirler ihtiva etmektedir. Özellikle İsrâ sûresinin 22. âyetinden 40. âyetine kadar süren kısımda, ilâhî dinlerde ortak olan başlıca dinî ve ahlâkî öğretiler yer almaktadır. İbn Abbas, bu 18 âyetin Hz. Mûsâ’nın levhalarında da bulunduğunu söyler.  

İsrâ sûresinde geçen 12 emir şunlardır: 

1- Allah’tan başkasına kulluk etmemek  
2- Ana-babaya itaat etmek  
3- Akraba, yoksul ve ihtiyaç sahiplerini gözetmek  
4- İsraftan kaçınmak  
5- Harcamalarda mutedil olmak  
6- Rızık endişesiyle çocukları öldürmemek  
7- Zinadan uzak durmak  
8- Haksız yere cana kıymamak  
9- Yetimin hakkını gözetmek  
10- Ölçü ve tartıyı tam yapmak  
11- Bilgi sahibi olmadığımız şeylerin üzerinde durmamak  
12- Yeryüzünde büyüklük taslayarak (kibirle) yürümemek  

Yahudiler için akide, tam bir akide şekeridir.   

Cumartesi yasağı: 

Sebt kelimesinin İbrânîce’deki karşılığı şabattır. Şabat, Yahudilerin Cuma gün batımından Cumartesi gün batımına kadar süren haftalık dinlenme ve ibadet etme gününü ifade eder.  

Sebt kelimesi Kur’ân’da İsrâiloğulları’na atıfla beş âyette geçer. Bunlardan dördünde “es-sebt” [Bakara 2/65; Nisâ 4/154; A‘râf 7/163; Nahl 16/124], birinde “ashâbü’s-sebt” [Nisâ 4/47] ibareleri yer alır. Ayrıca bir âyette [A‘râf 7/163] fiil şekliyle yevme lâ yesbitûn” kullanılmıştır.  

İnsan Öldürme Yasağı:  

Örneğin Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsünün (Sipri) tuttuğu rakamlara göre 1948-97 yılları arasında tahminen 13 bin insan doğrudan çatışmalardan ötürü hayatını kaybetmiştir. 

“War-memorial” adlı internet sitesinde yer alan verilere göre ise 1948-2017 yılları arasında toplam 17 bin 403 kişi öldürülmüştür.  

1987-2012 yılları arasında 8 bin 516 Filistinli İsrail tarafından öldürülürken, 400 İsrailli de intihar saldırılarında ölmüştür.  

2014’te Filistin tarafından 2 bin 101, İsrail tarafından 67 kişi öldü.  

7 Ekim’den 19 Ekim’e kadar ki bilanço: İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 1524’ü çocuk, 3 bin 785 kişi hayatını kaybetti.  

“Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez. Bu da onların, ‘Ümmîlere karşı yaptıklarımızdan dolayı bize vebal yoktur!’ demelerindendir. Allah adına bile bile yalan söylüyorlar.”[Âl-i İmrân 3/75]. 

Komşu Hukukunu Çiğnememe Yasağı:   

Bugün 5 milyondan fazla Filistinli dışarıda, dünyanın dört bir yanına dağılmış halde sürgünde yaşıyor. Günümüzde Filistinlilerin sadece yüzde 38’i Filistin’de yaşıyor.  

İsrâ sûresinin 4 âyeti hepimize hem teselli hem umut hem hedef hem sorumluluk çerçevesinde bir okuyalım.  

Ne diyor Rabbimiz?  

وَقَضَيْنَٓا اِلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَب۪يرًا 

“Biz, Kitap’ta İsrâiloğulları’na: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik.”[İsrâ 17/4]. 

فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ اُو۫لٰيهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَاداً لَنَٓا اُو۬لٖي بَأْسٍ شَدٖيدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِؕ وَكَانَ وَعْداً مَفْعُولاً 

“Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşarak (sizi) aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi.” [İsrâ 17/5]. 

ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَاَمْدَدْنَاكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَن۪ينَ وَجَعَلْنَاكُمْ اَكْثَرَ نَف۪يرًا 

“Sonra onlara karşı size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık, sayınızı daha da çoğalttık.” [İsrâ 17/6]. 

اِنْ اَحْسَنْتُمْ اَحْسَنْتُمْ لِاَنْفُسِكُمْ وَاِنْ اَسَأْتُمْ فَلَهَاۜ فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ لِيَسُٓؤُ۫ا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْب۪يرًا 

“Eğer iyilik ederseniz kendiniz için iyilik etmiş olursunuz; kötülük ederseniz yine kendinize edersiniz. Nihayet ikinci cezalandırma vakti gelince, düşmanlarınız onurunuzu çiğnesinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yakıp yıksınlar istedik.”[İsrâ 17/7].  

عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يَرْحَمَكُمْۚ وَاِنْ عُدْتُمْ عُدْنَاۢ وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِر۪ينَ حَص۪يرًا 

“Belki Rabb’iniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine (fesatçılığa) dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız. Biz cehennemi kâfirler için bir hapishane yaptık.” [İsrâ 17/8]. 

(436)