Rüyaların En Güzeli, Değerlisi, Bereketlisi

Muhteşem Ahlak dersinde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “Rüyaların En Güzeli, En Değerlisi, En Bereketlisi” başlığında, Hz. Peygamber’in (sas) rüyada görülme meselesini anlattı. Hz. Peygamber’in (sas) rüyada görülüp görülemeyeceği, bu konuya yapılan itirazlara verilebilecek cevaplar, görmek için neler yapılması gerektiği ve daha nice konu, bu önemli dersin konularındandı.

Dersten Cümleler

Rüyanın fıkhı nelerdi?

1. Rüyalar doğru anlatılmalı, mübalağadan kaçınmalı, zihinde ne kalmışsa, onunla yetinilmelidir.
2. Rüyalar herkese anlatılmamalı, bir reklam malzemesine dönüştürülmemeli, onun üzerinden farklı hesaplara girilmemelidir.
3. Başkalarını o rüya ile amel etmeye zorlamamalı, görülen rüyanın asla başkasını bağlamadığını iyice bilmelidir.
4. Kendisi gördüğü rüya ile amel edebileceği gibi etmeyeceğini de hatırından çıkarmamalı, bunun bir tercih meselesi olduğunu iyice bellemelidir.
5. Kimi görürse görsün, nasıl görürse görsün; eğer rüyada söylenenler, İslam’ın temel esaslarına aykırı ise, o rüya dikkate alınmamalıdır.

Rüyaların en güzeli, en değerlisi ve en bereketlisi içinde Resulullah’ın (sas) olduğu rüyadır.

Hz. Peygamber (sas) gerçekten rüyada görülür mü?

Ebû Hureyre’nin naklettiği en meşhur rivayette, Efendimiz (sas) buyuruyor ki: “Rüyasında beni gören, gerçekten beni görmüştür. Çünkü şeytan hiçbir şekilde benim suretime giremez.” (Buharî, Tabir, 2; Müslim, Rüya, 10; Muvatta, Rüya, 1)

Abdullah b. Mes’ûd’un başta İmam Tirmizi ve İbn Mace olmak üzere birçok hadis kitabında geçen rivayeti de buna benzer, orada da Efendimiz (sas) diyor ki: “Rüyasında beni gören, gerçekten beni görmüştür. Çünkü şeytan hiçbir şekilde benim şeklime giremez.” (Tirmizi, Rüya, 4; İbn Mace, Rüya, 2)

Ahmed b. Hanbel ve Taberani’de geçen Sahabe’den Tarık b. Eşyem’den nakledilen rivayet şöyledir: “Beni rüyasında gören, gerçekten de beni görmüş olur.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III/472; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, VIII/316)

Ebû Said el-Hudrî ve Ebû Katade rivayet ediyor. Efendimiz (sas) buyurmuşlardır ki: “Beni rüyasında gören, gerçekten beni görmüştür.” (Buharî, Tabir,10; Müslim, Rüya, 11)

Bu hadislerden de anlaşılan en temel iki mesaj şudur:

1. Rüyada Hz. Peygamber (sas) görülebilir.
2. Şeytan asla rüyada Hz. Peygamber’in (sas) şekline giremez.

Rüya konusunda hadisleri kabul edenlerin ileri sürdükleri görüşlerden bazıları şunlardır:

1. Bu konudaki Hadisleri nakleden muhaddislere göre sahih olabilir, ama hadislerde söylenen muhataplar sadece Sahâbe’dir. Dolayısı ile Hz. Peygamber’i ancak dünya gözü ile gören mi rüyada görebilir?

2. Peygamber’i dünya gözü ile görmemiş olanlar, nereden bilecekler rüyada görünenin Hz. Peygamber olduğunu?

3. Şeytanın rüyada Hz. Peygamber suretinde gelmeyeceği uyarısı, Şeytanın Hz. Peygamber’in asli suretinde gelmeyeceği şeklinde anlaşılmalıdır, yoksa Şeytan başka bir surette gelip, “ben peygamberim” diyebilir mi?

4. Neden Sahabe arasında geçen bazı hadiselerde, özellikle de fitneler döneminde Peygamber onların rüyalarına gelmedi de, bugünkülerin rüyalarına geliyor?

Rüya Ahlakı Muhammed Emin Yıldırım

Ayet ve peygamber sözlerini, tahsis adı altında özel muhataplara aitmiş gibi yansıtmak, Yahudileşme alametidir.

Tabiîn neslinden Küleyb b. Şihab’ın gördüğü rüya…

Mushaf yazmasıyla meşhur yani Hattat olan Tabiîn’in büyük imamlarından Yezid el-Farisî’nin rüyası…

“Eğer uyanık olarak Resûlullah’ı (sas) görmüş olsaydın bundan daha fazla anlatamazdın.”

En önemli üç hilye rivayeti: Hz. Ali, Ümmü Mabed ve Hind b. Ebî Hale…

İbn Arabî çizgisi ile İmam Rabbani çizgisi…

Kimi görürse görsün, nasıl görürse görsün; eğer rüyada söylenenler, İslam’ın temel esaslarına aykırı ise, o rüya dikkate alınmamalıdır.”

İfrat tavrı: Gereğinden fazla abartmak
Tefrit tavrı: Değerinden aşağıya düşürmek
İtidal tavrı: Değerinin hakkını teslim etmek

İfrat ve tefrit çizgisi, biri bir uçta, diğer bir başka uçta; birbirlerine zıt, düşman gibi gözükseler de, birbirlerini besleyen iki uçtur.

İtidal tavrı, işin hakkını vermek tavrıdır.

Rüya meselesini ele-ayağa düşürenler, en az inkâr edenler kadar büyük cürüm işlemektedirler…

Resulullah’ın (sas) kendisini rüyada görmesi
Sahabe’nin Resulullah’ı rüyada görmesi
Âlimlerin Resulullah’ı rüyada görmesi

“O hükümdar Allah’tır. O yurt İslâm’dır. İslâm’a giren cennete girer, cennete giren de içindekilerine nail olur.” (İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 160)

“Ey Ebû Bekir! Rüyamda gördüm ki ben ile sen bir merdivende yarışıyorum ve sonunda seni iki buçuk basamak geçiyorum.”

“Ya Resulullah! Benim olsa olsa şu özelliğim vardır. Hiçbir zaman abdestsiz gezmem, her abdest aldığımda da şükür olsun diye iki rekât nafile namaz kılarım. Bundan başka da bir özelliğim, farklılığım yok!”

Efendimiz (sas) buyurdular ki: “İşte budur, işte sana cenneti kazandırtan amel, işte budur.” (Buhari, Teheccüd, 17; Müslim, Fedailüs’s-Sahâbe, 108)

Şahitliği iki adama denk olan Huzeyme b. Sabit’in rüyası…

Enes b. Malik: “Bir gecem, Resulullah’sız değil… Allah Resûlü’nü (sas) rüyamda görmediğim hiçbir gece yoktur.”

Ebû Musa el-Eş’arî’nin gördüğü rüya…

Bilâl-i Habeşî’nin hayatındaki son ezan ve vefatı…

“Hayır, aksine ne mutlu bana! Yarın kavuşuyorum dostlarıma; Muhammed ve Ashabına!”

Rüya Ahlakı Muhammed Emin Yıldırım

Ömer b. Abdülazîz’in rüyası: “Peygamber’i rüyamda gördüm. Sağında Ebû Bekir, solunda Ömer vardı. Bana şöyle dedi: “Ey Ömer! Şayet insanların idaresinden bir şey üstlenirsen bu ikisinin yolunu tut!”

İmam Ebû Hanîfe’nin gördüğü rüya…

İmam Şafiî’nin gördüğü rüya ve İmam Ahmed b. Hanbel’e verilen müjde…

Meşhur Ağrı Dağı denilen, Ararat Dağı’nın altındayım… Birden o dağ, müthiş infilak etti… Dağlar gibi parçaları, dünyanın her tarafına dağıttı… O dehşet içinde baktım ki, Merhum validem yanımdadır… Dedim: “Ana, Korkma! Cenab-ı Hakkın emridir… O Rahim’dir ve Hâkim’dir…” Birden o halette iken, baktım ki mühim bir Zat bana diyor ki: “İcazı Kuran’ı beyan et!” Uyandım… Anladım ki bir büyük infilak olacak… O infilak ve inkılaptan sonra, Kur’an etrafındaki surlar kırılacak… Doğrudan doğruya Kur’an kendini müdafaa edecek… Ve Kur’an’a hücum edilecek… İ’cazı onun çelik bir zırhı olacak… Ve şu i’cazın bir nev’ini, şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak benim gibi bir adam namzet olacak… Ve namzet olduğumu anladım…”

Hz. Peygamber’i (sas) rüyada görmek için neler yapmalıyız?

1. Sevgide Derinlik
2. Sünnete İttiba
3. Salâvata Ehemmiyet
4. Sahâbeye Sadakat
5. Sılaya Devamiyet

Hz. Peygamber’i rüyada görmek isteyen, sevgisine derinlik katmalı!

Hz. Peygamber’i rüyada görmek isteyen, Sünnet’e ittiba noktasında inanılmaz bir hassasiyet göstermeli!

Hz. Peygamber’i rüyada görmek isteyen, salâvata ehemmiyet vermeli, aklından, kalbinden, dilinden ve hayatından salâvatı eksik etmemeli!

Hz. Peygamber’i rüyada görmek isteyen, Sahâbe’ye sadakat ile bağlanmalı, yollarını yol, ahlaklarını ahlak, mücadelelerini mücadele olarak benimsemeli!

Hz. Peygamber’i rüyada görmek isteyen, sılaya yani duaya devam etmeli, her gece bu aşk için yanmalı, dualarının başına bunu alarak ısrar ve tekrar ile Rahman’ın kapısını çalmalı!

Görmek hem büyük bir mükâfat, hemde büyük bir sorumluluktur.

“Ey Ebû Rezîn! Yalnız başına kaldığında dilini ‘Allah! Allah!’ diyerek hareket ettir. Zira Rabbini zikrettiğin sürece namazda imiş gibi olursun. İnsanlar arasında olursan, onlara hizmet için koşturur, onların arasına katılırsan, açıktan okunan namazdaymış gibi olursun. İnsanlar gece kıyamına ve oruca devam ederken sen müslümanlar için nasihate gayret et! Onların iyiliğini iste! Emr-i bil-mâruf ve nehyi ani’l-münkeri unutma!

Ey Ebû Rezîn! İnsanlar cihada gittiğinde sende git! Olurda bir özründen dolayı katılamazsan, onlar gibi sevab almak için mescide devam et! Erkenden mescide git ve ücret almadan, karşılık beklemeden, ezan okumaya gayret et! Bu şekilde devam et ki Allah’ın rızasına mazhar olasın!” (İbn Abdilberr, el-İstiâb, 4/2657; İbn Hacer, el-İsâbe, VII, 139; Ebû Nuaym, Hılyetü’l-Evliyâ, 1/366)

Diyor ki Ebû Rezin, Allah Resulü (sas) buyurdular ki: “Mü’minin rüyası, nübüvvetin kırk cüzünden bir cüzdür. Bu rüya, anlatılmadığı müddetçe bir kuşun ayağında (takılı vaziyette) durur. Anlatılacak olursa hemen düşer. Öyleyse rüyayı akıllı ve gerçekten dost olanlar dışında kimselere anlatmasın.” (Tirmizî, Rüya, 6)

(2894)