Doğru Tanıma = Doğru İletişim
Siret-i İnsan derslerimizin bu haftaki konusu insanı tanımanın iletişime faydalarının neler olabileceği idi. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Doğru Tanıma= Doğru İletişim” serlevhasının altında, insanı tanımanın ne gibi faydalar sağladığını, tanıma gerçekleşmese nelere sebebiyet vereceğini, Hz.Peygamber’in (sas) bu konudaki örnekliğini ve alınması gereken derslerin neler olduğunu anlattı.
Dersten Cümleler
“Bu dünya darılma dünyası değil, dayanma dünyasıdır!”
Hayatın bir hak olduğuna iman ettiğimiz gibi ölümün de bir hak olduğuna iman etmişiz.
Mücadele etmekle mükellef olduğumuz üç cephe var karşımızda: Küfür Cephesi, Nifak Cephesi ve Cehalet Cephesi…
Küfür Cephesine Strateji ile Nifak Cephesine Tedbir ile Cehalet cephesine Merhamet ile ancak karşı koyabiliriz.
Batı dünyasının üç tane temel derdi var. Bunlar: İstanbul’un acısı, Endülüs’ün tecrübesi ve Roma’nın korkusu…
Neler yapılmalı?
1- Değerlerimiz ile irtibatımızı istenilen oranda tesis etmeli
2- Hayatımızın tüm alanlarına mutlak manada adaleti hâkim kılmalı
3- Tüketicilikten üreticiliğe geçecek adımlar atmak için tembellikleri terk etmeli
4- Hamaseti bırakıp hamiyeti, menfaati bırakıp merhameti kuşanmalı
5- Asla ümitsizliğe kapılmamalı; acılarımızı, sevinçlerimizi, başarılarımızı, başarısızlıklarımızı kimselere bırakmadan kendimiz yönetmeli
6- Yeryüzünün bize bir mescit kılındığını unutmadan yerelliğe mahkûm olmamalı, ayaklarımız kendi coğrafyamızda, ufuklarımız bütün bir dünyada olmalı
7- İslam birliği hedeflerini güncellemeli, vakıayı unutmadan bize dayatılan ölümü gösterip sıtmaya razı etmelere asla kapılmamalı
8- Hangi alanda Allah bizi istihdam etmişse o alanı kendi cihad alanımız olarak benimsemeli ve o alanın aranan adamı olarak hayır için çalışmalı
Bugünkü dersimiz: “Doğru Tanıma=Doğru İletişim” Ne kadar kendimizi ve muhataplarımızı doğru tanırsak, o kadar doğru iletişim kuracağız.
Şu an kimi konuştursanız herkes bir şekilde birbirinden şikâyetçi…
Neden sağlıklı bir iletişim kuramıyoruz? Nedir bu sebepler?
– Muhabbetin yerini muhabbetsizliğin alması
– Merhametin yerini menfaatin alması
– Dengenin yerini dengesizliğin alması
– Sorumluluğun yerini sorumsuzluğun alması
– Tanımanın yerini tanımlamanın alması
Muhatabı tanımanın faydaları nelerdir?
1- Seviyesine göre konuşur.
2- Ağırlığına göre davranır.
3- Kaldıramayacağı yükü yüklemez.
4- Doğru yerde konuşlandırır.
5- Makul bir mesafe belirler.
“İnsanlarla akıllarının nisbetinde konuşun!” (Zebidî, İthafu Sade, 2-65)
“İnsanların seviyelerine inin!” (Ebû Dâvûd, Ebed, 20)
Ebû Hüreyre rivayet ediyor: Efendimiz’in yanında oturuyorduk, bir adam geldi ve O’na; “Ya Resulullah! Oruçlu iken hanımımı öpebilir miyim” diye sordu. Allah Resulu bu adama; “Evet, öpebilirsin” diye cevap verdi. Sonra başka bir adam geldi ve aynı soruyu Efendimiz’e sordu, bu sefer Efendimiz o adama; “Hayır, öpemezsin” diye cevap verdi. Allah Resulü’nün aynı soruya birbirinden farklı cevap vermesine bizler şaşırmıştık. Ama daha sonra anladık ki, Efendimiz yaşlı olan adama izin vermiş, genç olanını ise yasaklamıştı.” Ebû Hüreyre rivayetin devamında diyor ki: Bizim birbirlerimize bakışlarımızı Efendimiz fark etti ve dedi ki: “Bir birinize niçin baktığınızı anladım. Unutmayın ki, ihtiyar olan nefsine hâkim olur.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/180, 250- Ebu Davud, 2/419)
Amellerin en fazîletlisi hangisidir? Sorusuna:
“Allah’a îmân, Allah yolunda cihâd ve hacc-ı mebrûr!” (Buhârî, Hacc, 4)
“Anne ve babana daha fazla ihsanda bulunmandır!” (Buhârî, Kitabu’l-Cihad, 140)
“Zikrullah!” (Muvatta, Kur’ân, 24)
“Allah için sevmek, Allah için buğz etmektir.” (Buhârî, İman, 1; Ebû Davûd, Sünnet 2)
“Namaz!” (İbn Mâce, Tahâret, 4)
“Anne ve babaya hizmet!” (İbn Esîr, Üsüdü’l-gâbe, IV, 330)
“Hicret!” (Nesâî, Bey’at, 14)
“Oruca devam et, çünkü benzeri olmayan bir ibadettir.” (Nesâî, Sıyam 43)
Bir başkasına, “Hall ve mürtehill olandır. Hall ve mürtehil nedir? diye sorulduğunda Resûlullah (sas), “Kur’an-ı okuyup ona dost olan, Kur’an-ı evvelinden başlayıp sonuna kadar okuyan, sonra baş tarafa geçen ve böylece her bitirişinde baş tarafa geçip yeniden başlayandır.” (Darîmî, Fezalilü’l-Kur’an, 33)
“Az da olsa devamlı olanıdır.” (Buhârî, İmân 32, Rikak 18, Libas 43; Müslim, Müsafirin 216-217)
Ebû Hüreyre rivayet ediyor: Adamın biri gelip Efendimiz’den şöyle bir talep de bulundu: “Ya Resûlullah! Bana öyle bir tavsiyede bulun ki, hem aklımda kolay kalsın, hem de kolay bir şekilde yapabileyim.” Efendimiz adama; ‘Gadaplanma/kızma, öfkelenme’ dedi. Adam bir daha sorusunu tekrarladı, Efendimiz aynı cevabı verdi. Bir daha sordu, yine aynı cevabı verdi. (Buhârî, Kitabu’l-Edeb, 431, Tirmizi, Kitabu’l-Birr, 371)
“Hangi sadaka daha fazîletlidir?” diye soran ve fakîr bir kimse olan Ebû Hüreyre hazretlerine: “Fakir olanın, güç ve kuvvetiyle insanlara yardımda bulunmasıdır.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 40)
Sa’d bin Ubâde’ye: “Kuyu kazdırarak su çıkarmaktır.” cevabını vermiştir. (Ebû Dâvûd, Zekât, 41)
İnsanlığın Aynaları: “Hasretiz Rahmet Yağmurlarına”
“Ey Mü’minlerin Emîri, yağmur duası yaptığını duymadık?!” dediler.
Ömer (ra):“Rahmeti, kendisiyle yağmurun indirildiği semâ anahtarlarıyla taleb ettim!” cevabını verdi ve şu âyetleri okudu:
“Dedim ki: Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. (Mağfiret dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın!” (Nûh, 10-12)
“Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin; sonra da O’na tevbe edin ki, üzerinize semâyı (yağmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın. Günah işleyerek (Allah’tan) yüz çevirmeyin!” (Hûd, 52)
“Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O’na tevbe edin! Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir,(mü’minleri) çok sever.” (Hûd, 90)
(2774)