Anlaşılması Zor Esas Kadere İman Meselesi | Muhammed Emin Yıldırım
Ekim ayından beridir sürdürdüğümüz Kulluk Medresemizin son dersine bugün itibari ile ulaştık. İnşallah medresemizin 24. dersini benim de kendi derslerimden 6.sını bugün icra etmiş olacağız.
Anlaşılması ve anlatılması zor olan bir mesele, neden iman mevzusu olsun?
Madem anlaşılması zor, böyle bir meselenin imana konu olması haşa bir çelişki değil mi?
Nasıl cevap vereceğiz bu konuya?
Burada en önemli mesele şudur; Yaratan yani Halık olan Allah, sınırsız ve sonsuz bir ilim sahibi iken yaratılan yani mahlûk olan insan, sınırlı ve sonu olan bir ilmin sahibidir.
Bir tarafta sınırsız ve sonsuz bir ilim varken, bir diğer tarafta sınırlı ve sonlu bir ilim var; hal böyle olunca bizim tam anlamı ile bu meseleyi kavrayabilmemiz mümkün değildir.
Kader ile alakalı en fazla sorulan 10 soru:
1. Kader değişir ve değiştirilebilir mi?
2. Yapılan muska, büyü, nazar kaderi etkiler mi?
3. Dua ve sadaka kaderi değiştirir mi?
4. Kader fal, kehanet ve büyü gibi şeylerle önceden bilinebilir mi?
5. Neler kadere isyan sayılabilir ve kadere isyan günah mıdır?
6. İntihar kader midir?
7. Her şey kaderde yazılı ise bizim çabamızın anlamı kalır mı?
8. Evlilik kader midir yoksa irade midir?
9. Çocuğun sakat doğması, hastalığı veya bir kaza sonucu ölümü kader midir? Kaderse çocuğun ne suçu var?
10. Kaderi tenkit dinden çıkarır mı?
Deprem özelinde sorulan sorular:
1. Deprem kader midir? Eğer kaderse tedbir almanın bir anlamı var mı?
2. Deprem ilahî bir azap mıdır? Eğer böyleyse masumların ne suçu var?
3. Deprem ilahî bir ikaz mıdır? Eğer böyleyse çok acımazsızca değil mi?
4. Deprem ahlâksızlıklar yüzünden oluyorsa neden daha fazla ahlâksızlık olan yerlerde deprem olmuyor?
5. Kurtarma ekipleri daha önce ulaşsaydı yakınlarım ölmeyecek miydi?
6. Bu kadar insanın ölümüne sebep olanlara neden Allah ceza vermiyor?
7. Enkazın altında günlerce kalıp kurtulan ama dışarı çıkıp ölen insanlar gördük. Bunları nasıl anlamalıyız?
8. Depremin acılarını bir türlü unutamıyorum; Allah neden bana yardım etmiyor?
9. Allah her şeye kadirse neden depremleri önlemiyor?
10. Deprem olduğu günden itibaren manevi bir boşluktayım; bu benim kaderim mi?
Kadere iman meselesini 7 başlık altında anlamaya çalışacağız. Nedir bu 7 başlık?
1. Kader ve Kaza ne demektir?
2. Kur’ân-ı Kerim kadere iman meselesinde neler söylemektedir?
3. Hadislerde kadere iman nasıl anlatılmaktadır?
4. Sahâbe nesli kadere imanı nasıl anladı ve nasıl anlattı?
5. Kadere İman etmenin en temel şartları nelerdir?
6. Tam anlamı ile sahih ve selim bir şekilde kadere iman ettiğimi nasıl anlarım?
7. Kadere iman etmenin benim için faydaları nelerdir?
1. Kader ve Kaza ne demektir?
Kader sözlükte “ölçü, miktar, bir şeyi belirli ölçü ye göre yapmak ve belirlemek” anlamlarına gelmektedir. Istılahta ise “Yüce Allah’ın, ezelden ebede kadar olacak bütün şeylerin zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, ezelî ilmiyle bilip sınırlaması ve takdir etmesi” anlamında kullanılmaktadır.
Kaza ise Allah’ın bildiği ve takdir ettiği şeylerin zamanı gelince gerçekleşmesidir.
Kader ve Kaza kavramlarını şöyle anlamak mümkündür:
– Kader Allah’ın projesi, Kaza ise o projenin uygulamasıdır.
– Kader Allah’ın planı, Kaza ise o planın ortaya çıkmasıdır.
– Kader Allah’ın senaryosu, Kaza ise o senaryonun oynanmasıdır.
– Kader Allah’ın yasaları, Kaza ise o yasaların hayata yansımalarıdır.
– Kader Allah’ın yazgısı, Kaza ise o yazgının hayat bulmasıdır.
İmanın hakikati malum olduğu üzere Tevhid’dir. Tevhidin hakikati ise Kadere imandır. Bundan dolayı Tercümânü’l-Kur’ân olan İbn Abbas, “Kadere iman, tevhidin nizamıdır” demiştir.
Kadere yaklaşım konusunda 5 önemli düşünce olduğunu görmekteyiz. Nedir bunlar?
Mutezile’nin Kader Anlayışı
“İnsan kendi fiillerinin yaratıcısıdır.”
Şia’nın Kader Anlayışı
“İnsan bazı şeyleri zorla bazı şeyleri isteyerek seçmekte ve yapmaktadır.”
Kaderiye’nin Kader Anlayışı
“İnsan kendi kaderini kendi yazar!”
Cebriye’nin Kader Anlayışı
“İnsanın kaderinde hiçbir kudret ve iradesi yoktur!”
Ehl-i Sünnet’in Kader Anlayışı
“İnsan cüz’i iradesi ile seçer ve bu seçiminden sorumlu olur ama her şeyin yaratıcısının Allah olduğuna inanır.”
Allah’ın sıfatları zâtî, subûtî ve fiilî olmak üzere üçe ayrılır. Subûtî sıfatları malum; varlığı zorunlu olan ve kemal ifade eden sıfatlardır. Subûtî sıfatların zıtları olan özellikler Allah hakkında düşünülemez.
Subûtî sıfatlar sekiz tane olup şunlardır:
1. Hayat
2. İlim
3. Semî
4. Basar
5. İrade
6. Kudret
7. Kelâm
8. Tekvin
Bu 8 sıfatın 4 tanesi doğrudan Kader ile alakalıdır. Hangileri bunlar;
1. İlim
“Allah’ın bilmediği hiçbir şey ama hiçbir şey yoktur.”
2. İrade
“Allah’ın dilemediği hiçbir şey ama hiçbir şey olmaz, olamaz.”
3. Kudret
“Allah’ın gücü olmadan hiçbir şey ama hiçbir şey olmaz, olamaz.”
4. Tekvin
“Allah yaratmadıktan sonra hiçbir şey meydana gelmez, gelemez.”
Şu hakikatleri de hiçbir şekilde unutmamız gerekiyor:
Allah’ın yazgısı, kulun iradesini iptal etmez.
Allah’ın yazgısı, kulu bir şeyleri yapmaya mecbur kılmaz.
Allah’ın yazgısı, kulu hesap vermekten kurtaramaz.
Allah’ın yazgısı, kulu kaderciliğe mahkûm etmez.
Allah’ın yazgısı, bizim gayret ve çabalarımızı asla anlamsız kılmaz.
Kaderi, Izdırarî Kader ve İhtiyarî Kader diye ikiye ayırmak mümkündür. Ne demek bunlar? Izdırarî Kader, irademizin dışında yazılmış kaderdir. Ama ihtiyarî kader, bize verilen cüz’i iradenin bir neticesi olduğu için insan bu seçiminden dolayı mesuldür, bu seçiminin karşılığında cezaya ya da mükafata muhatap olacaktır.
2. Kur’ân-ı Kerim kadere iman meselesinde neler söylemektedir?
Kadere İman meselesini Kur’ân’dan değerlendirmeye çalıştığınızda iki soru ile karşı karşıya gelirsiniz. Bu sorular şunlardır:
1- Kur’an-ı Kerim, Bakara 177, Bakara 284-285 ve Nisa 136. ayetlerde iman esaslarından beş tanesini sayarken neden kadere imanı saymaz? Kur’an’ın açıkça saymaması, kadere imanın sonradan iman esaslarına eklenmiştir iddiasını güçlendirmez mi?
2- Kur’an-ı Kerim’de ka-de-re kökünden türetilen birçok kelime geçtiği malumunuzdur. Bu kelimelerin geçtiği ayetlerin hiçbiri kadere imandan açıkça söz etmez. Geçtiği yerlerde “takdir, ölçü, miktar, yasa, kanun, vs.” anlamlarda kullanılmıştır. Kur’an’da kadere imanı açıkça söyleyen ayet veya ayetler var mıdır?
“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.(Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.” (Hadid, 57/22, 23)
Kur’ân’da kadere imanı açıkça söyleyen ayetler: Ahzab, 33/38; En’am, 6/59; Enfal, 8/42; Kamer, 54/49; Kamer, 54/52, 53; Furkan, 25/1,2; Hadid, 57/22, 23; Tevbe, 9/51;Teğabün, 64/11; İnsan, 76/30
“Allah’ın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah demedikçe) hiçbir şey için: ‘Bunu yarın yapacağım’ deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah’ı an ve: ‘Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir’ de.” (Kehf 17/24)
“Şüphesiz suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler. O gün yüzüstü ateşe sürüklendiklerinde: ‘Cehennemin elemini tadın!’ denir.” (Kamer 47)
إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
Muhakkak ki Biz her şeyi bir kaderle yarattık.” (Kamer 49)
وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ
“Onların yaptıkları her şey, defterlerde kayıtlıdır.”
وَكُلُّ صَغِيرٍ وَكَبِيرٍ مُسْتَطَرٌ
“Küçük, büyük her şey, satır satır yazılıdır.” (Kamer, 54/52, 53)
3. Hadislerde kadere iman nasıl anlatılmaktadır?
Hadislerde birçok beyanı okumaktayız. En temel hadis kitaplarımızda doğrudan kader ile alakalı 80 civarı hadis bulunmaktadır.
Allah Resulü (sas) bu hadisleri ile bize hem kadere imanın ne demek olduğunu, nasıl anlaşılması gerektiğini ve bu konuda hakkında fazlaca tartışma yapmanın doğru olmadığını beyan etmiştir.
Söylediğim üç konu ile alakalı üç hadis sizlere aktarmak istiyorum.
1- Kadere imanın ne demek olduğu
Peygamberimiz (sas) “Başına gelecek olanın kesinlikle geleceğini, başına gelmeyecek olanın da asla gelmeyeceğine inanmadıkça imanın tadını bulamazsınız. Allah’ın yarattığı ilk şey kalemdir. Allah kalemi yarattı ve ona ‘Kıyamete kadar olacak şeylerin miktarlarını yaz!’ ferman etti. Kalem bunların tamamını yazdı. Kim bu inanç dışında ölürse benden değildir!” ferman etti. (Ebû Dâvûd, Sünnet, 17; Tirmizî, Kader, 17)
2- Nasıl anlaşılması gerektiğini
Hz. Ali’nin naklettiğine göre;
“Bakiulgarkat’da bir cenazede idik. Derken Resûlullah (sas) de yanımıza geldi. O oturdu biz de etrafında oturduk. Beraberinde bir asa vardı. Başını eğdi. Asası ile (yere) bir şeyler çizmeye başladı. Sonra şöyle buyurdu: ”Sizden bir kimse ve canlı her bir nefsin mutlaka Allah, cennet ve cehennemdeki yerini yazmıştır. Mutlaka onun bedbaht ya da mutlu olduğunu yazmıştır.” Bunun üzerine bir adam: ‘Ey Allah’ın Resûlü! Peki, kitabımıza bağlı kalıp ameli terk mi edelim?’ dedi. Resûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Mutluluk ehlinden olan kimse sonunda mutlu olacakların ameline yönelecektir. Bedbahtlık ehlinden olan kimse de sonunda bedbaht olanların ameline yönelecektir.” Sonra şöyle buyurdu: “Amel edin çünkü herkese (gittiği yol) kolaylaştırılır. Mutlu olacaklara mutlu kimselerin ameli kolaylaştırılır. Bedbaht olacaklara da bedbaht olacakların ameli kolaylaştırılır.” Sonra da: “Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız (onda başarılı kılarız). Fakat kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.” (Leyl, 5-10) buyruklarını okudu.” (Buhârî 1362, 4945; Tirmizî, 2136; İbn Mace, 78)
3- Bu konuda hakkında fazlaca tartışma yapmanın doğru olmadığı
Ebû Hureyre (ra) anlatıyor: “Biz Mescid’in bir köşesinde oturmuş arkadaşlarımızla konuşuyorduk. Mesele birden kader konusuna kaydı ve biz kader konusunda münakaşa etmeye başladık. İşte o anlarda Resûlullâh (sas) çıkageldi. Bizim kader konusunda tartıştığımızı duyunca öylesine kızdı ki, öfkenin hasıl ettiği kızıllıktan, yüzünde sanki nar taneleri ortaya çıkmıştı. O öfke ile Efendimiz (sas) dedi ki: “Siz bununla mı emredildiniz, yoksa ben size bunun için mi gönderildim? Bilin ki, sizden öncekileri, dini meselelerdeki münakaşalarının çokluğu ve peygamberleri hakkında düştükleri ihtilafları helak etmiştir.” (Tirmizî, Kader, 1)
4. Sahâbe nesli kadere imanı nasıl anladı ve nasıl anlattı?
Tabiîn neslinin önemli simalarından Abdullah İbn Deylemî anlatıyor. Diyor ki: “Übey b. Ka’b’in yanına varmıştım. Kendisine: ‘İçimde kaderle alakalı bazı şüpheler belirdi. Bana (bu mevzuda) bir şeyler anlatır mısın? Umulur ki Allah bu sayede kalbimde oluşan şüpheyi giderir’ dedim. Benim bu sözlerime karşılık Übey b. Ka’b dedi ki: “Eğer Allah gök sakinlerine ve yeryüzü ehline azab etmek isteseydi etseydi, azap ederdi. Bu halde bile onlara zulmetmiş sayılmazdı. Eğer onlara rahmetle muamele etseydi bu (onlar için) amellerinin karşılığından daha hayırlı olurdu. Eğer sen Allah yolunda Uhud dağı kadar altın harcasan, kadere iman etmedikçe, kaderde sana isabet eden şeyin sana mutlaka erişeceğini, kaderde sana isabet etmeyen şeyin de sana erişemeyeceğini bilmedikçe, Allah bunu senden kabul etmez. Eğer bundan başka bir inanç üzerinde ölürsen cehenneme girersin!” dedi.
Onun yanından ayrıldıktan sonra Abdullah b. Mes’ûd’un yanına vardım. O da bana buna benzer sözler söyledi. Sonra Huzeyfe b. el-Yeman’ın yanına vardım. O da aynı şeyleri söyledi. Sonra Zeyd b. Sabit’e vardım. O da bana Peygamber’den (sas) buna benzer sözler nakletti. (Ebû Dâvûd, Bab fi’l-Kader, 4699)
“Ey Ebû Ubeyde! Şimdi söyle, senin bir miktar develerin olsa ve karşında iki farklı toprak olsa. Bu topraklardan biri yeşillikleri bol, diğeri ise kupkuru ise sen bu develerini alıp otlağı bol bir yerde otlatsan Allah’ın kaderi ile bu işi yapmış olur musun? Yok, develerini alıp çorak toprağa gitsen yine kadere göre hareket etmiş olur musun?” (İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 283)
5. Kadere İman etmeninin en temel şartları nelerdir?
1- Sahâbe gibi saf, duru ve berrak şekilde anlamaya çalışmak
2- Allah’ın adaletini iyice kavrayarak anlamaya çalışmak
3- Allah’ın yazgısından dolayı hesaba çekilmeyeceğini bilerek anlamaya çalışmak
4- İşlenen günah ve hatalara kaderden kılıf bulmaya çalışmadan anlamaya çalışmak
5- İnsan iradesinin sınırlı ve sorumlu olduğunu unutmadan anlamaya çalışmak
6- Hayrın da şerrin de yaratıcısının Allah olduğunu ama Allah’ın asla şerden razı olmadığını anlamaya çalışmak
7- Verdiğine vermediğine, verdiğini aldığına, aldığını verdiğine tamamen rıza göstererek inanmaya gayret etmek
6. Tam anlamı ile sahih ve selim bir şekilde Kadere İman ettiğimi nasıl anlarım?
1- İşlenen hiçbir hata ve günahtan dolayı kaderi itham etmemek
2- Yöneticilerin ve idarecilerin ihmal ve kusurlarını kadere fatura etmemek
3- Allah’ın adaletinden ve kurulacak mizandan zerre miktarı şüphe duymamak
4- Allah’ın yaptıklarından sorguya çekilmeyeceğine ama yapılanlardan kullarını sorguya çekeceğine inanmak
5- İnsana verilen iradenin cüz’i ve sınırlı olduğuna inanmak
6- İnsana verilen iradenin Allah’tan bağımsız olmadığına yani Allah’a rağmen bir irade olmadığına inanmak
7- Alınacak her türlü tedbir ve önleme rağmen takdirin bazen tedbirin önüne geçebileceğine inanmak
8- Kaderde yazılan her şeyin bir hikmetinin olduğuna ama Allah’ın hikmetinden sual edilemeyeceğine inanmak
7. Kadere iman etmenin benim için faydaları nelerdir?
1- Kadere iman eden; imanın lezzetine varır.
2- Kadere iman eden; her türlü kederden emin olur.
3- Kadere iman eden; her türlü zorluğu aşmaya kendinde güç bulur.
4- Kadere iman eden; kaybettiğine üzülmez.
5- Kadere iman eden; kazandığı ile şımarmaz.
Son bir hadis:
“Bir adam Peygamberimize (sas) gelerek, ‘Ya Resulallah! Cennetlik ve Cehennemlik olanlar belli midir?’ diye sordu. Peygamberimiz (sas) “Evet!” diye cevap verdi. Adam, “O zaman amel işlemenin ne önemi var!” dedi. Peygamberimiz (sas), “Herkes kendisi için yaratılan şey için çalışır. Kim niçin yaratılmış ise o iş ona kolaylaştırılır. Bu nedenle sizler amel işlemeye bakın.” buyurdular.” (Buhârî, Kader, 2; Tevhid, 54; Müslim, Kader, 9; Ebû Dâvûd, Sünnet, 17)
(304)