Tüccarlara Kur’an’dan ve Sünnetten Altın Kurallar

Muhteşem Ahlak Dersi’nde, bu hafta, Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “Tüccarlara Kur’an’dan ve Sünnet’ten Altın Kurallar” başlığında, on tanesi Kur’an’dan, on tanesi Hadislerden derlenmiş, yirmi altın kural paylaştı. Çok önemli mesaj ve misallerin verildiği ders, ticari ahlakın en temel meselelerine ışık tutacak nitelikte idi.

Cümleler

“Hocam elimizden geldiği kadarıyla internet üzerinden sizi takip etmeye çalışıyoruz. Muhteşem Ahlak seminerlerinizi her cumartesi takip ediyoruz. Ticaret ile ilgili o kadar güzel şeyler söylediniz ki mesleğimizi bırakıp ticaret yapasımız geliyor. Fakat bilginiz üzere buda bir yetenek meselesi, sohbetlerde geçen hadislerde helal kazancın ticarette olduğunu anladım. Peki hocam bizler kamu görevlileriyiz iaşemizi buradan kazanmaya çalışıyoruz. Bizim konumumuz nasıldır? Biz ne yapacağız?”

Büyük İslam Sosyologu İbn Haldun insanların geçim şekilleri ve kazanç yollarını başlıca dört kısma ayırır:

1- Zirâ’a (tarım, çiftçilik/maddi üretim)
2- Sınâ’a (ilim, kültür, el sanatları/manevi üretim)
3- Ticâre’ (alım-satım)
4- İmâre’ (emirlik, yöneticilik ve onların hizmetinde bulunanlar)

“İdeal bir tüccar nasıl olur? İdeal bir tüccarın vasıfları, hususiyetleri nelerdir?”

1- Rahmaniyet
2- Sıddıkiyet
3- Ehliyet
4- Kabiliyet
5- Semahat

“Gerek satıcı ve gerekse alıcı iken kolaylık gösteren kimseyi Allah (cc) cennetine koydu.” (İbn Mace, Kitabü’t-Ticarat, 28)
İki temel mesele…

1- Asla kimselere el açmamak, yaslanmadan helal daire içerisinde bakmakla yükümlü olduğu insanlara alın teri, göz nuru dökerek helal lokma götürmek.

2- Dinini, izzetini, iffetini muhafaza etmek için kimselere bağımlı yaşamamaktır.
Avf b. Malik’ten bir rivayet…

“Allah’ın Resulü’ne biat etmeyecek misiniz?”

“Allah’a kulluk edip O’na hiçbir şeyi ortak koşmamak, beş vakit namazı kılmak, Allah ve Resulü’ne itaat etmek ve -sesini biraz alçaltarak- hiç kimseden bir şey istememek üzere bey’at edeceksiniz!”
Hişam b. Amir oğlu, Sa’d b. Hişam, Hz. Aişe’nin yanında…

“Ey Annemiz! Bize Resulullah’ın ahlakından bahseder misin? O’nun ahlakı nasıldı?”
Hz. Aişe annnemize bir müddet sonra bir soru daha sorulur. Bu rivayeti de size Tirmizi’nin Birr babından aktarıyorum. Soruyu soran Ebû Abdullah el-Cedelî isimli bir zattır. Bu zat Tabiin neslindendir

“O, haddi aşan, sözlerinde ve fiillerinde taşkınlık yapan bir kimse değildi. Çarşıda/pazarda bağırıp, çağırmaz, kötülüğe kötülük ile karşılık vermezdi. Aksine, affeder ve hoşgörülü davranırdı.” (Tirmizi, Birr, 69)

KUR’AN’DAN İLKELER

Ey Müslüman Tüccar! Ticaretin kendine özgü bir heyecanı, gerginliği ve havası vardır. Daha çok kazanma tutkusuna kapılıp, sakın Allah’ı anmaktan, namazı ikâme etmekten, zekatı vermekten geri durmamalısın. Bir hak olan ölümü sürekli hatırında tutmalısın ki, kaymayasın, kaydırılmayasın, sarsılmadan istikamet üzere yürüyebilesin.
Ey Müslüman Tüccar! İman ettiğin Rabbinin, dileği kimseye rızkı genişlettiğini, dilediğine ise sadece yetecek kadar verdiğini hatırından çıkarmamalısın. Sana düşen vazife yeryüzünde rızkını aramak için gayret etmek ve ter dökmektir. Beşer olarak elinden geleni yapmalı, neticeyi ise Rabbine bırakmalısın ki, haddini aşmayıp, payına rıza gösterebilesin.

Ey Müslüman Tüccar! İman ettiğin Rabbin, bir imtihan gereği yeryüzüne indirdiği bazı rızıkları helal, bazılarını haram kılmıştır. Allah’ın koymuş olduğu bu sınırlara riayet etmek senin en büyük vazifendir. Şeytan ve dostları, ayağını kaydırmak için tüm vesileleri zorlayacak, haramları sana süslü ve kârlı gösterecektir. Sen takva elbisesini iyice kuşanmalı ve her an Rabbin ile irtibatını taze tutmalısın ki, hesabını verebileceğin işlerle iktifa edebilesin.

Ey Müslüman Tüccar! Ne yaparsan yap, alırken, satarken, borçlanırken, ortaklık kurarken, hepsini kayıt altına almalısın. Kur’an’ın en uzun ayetinin konusunun bu olduğunu unutmamalı ve gereğini yerine getirmelisin ki, ortaya çıkma ihtimali bulunan tüm sorunların kapısını kapatabilesin.
Ey Müslüman Tüccar! Ticaretin tartı ve ölçü üzerine yürüyorsa, hakkaniyetten asla ayrılmamalısın. Her türlü yolsuzluğun kınandığını ve Medyen halkının böyle bir hilekarlıktan dolayı azaba çarptırıldığını unutmamalısın. Tartarken, ölçerken, başkasının hakkına dikkat etmelisin ki, yarın hak divanında beratını sağ elinden alabilesin.

Ey Müslüman Tüccar! Allah alış-verişi helal, faizi ise haram kılmıştır. Faiz yiyenler, kıyamet günü kabirlerinden şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbeti geçirir gibi kalkacaklardır. Helal olan kazancına faizi bulaştırırsan, bereketten mahrum olursun. Allah ve Resulü ile savaşmak istemiyorsan bulaşmamalı ve çok dikkatli olmalı; ne almalı, ne de vermelisin. Bu konuda hassasiyetini her geçen gün ziyadeleştir ki, umumi bir belaya dönüşen bu hastalıktan kendini koruyabilesin.

Ey Müslüman Tüccar! Sadakat senin en önemli ilken olmalıdır. Kur’an, sıddıkları, nebilerin hemen sonrasına, şehitlerin ise hemen öncesine almıştır. Kaygan zeminlerde sadakati sürdürmek zordur. Bundan dolayı sadıklarla beraber olmak, sadık dostlar edinmek gereklidir. Yanında, arkanda sadık dostların olsun ki, sürçtüğünde uyaran bir dil, düştüğünde uzanan bir el, yanı başında görebilesin.
Ey Müslüman Tüccar! İyiliğin ve takvanın yayılması için yardımlaşmalı, kötülüğün ve düşmanlığın artmasına engel olmalısın. Ne kadar sıkıntı ile karşılaşsanda, Allah’a borç verir gibi, O’nun kullarının yardımına koşmalısın. O’na verilen borçların bir kayıp değil, kazanç olduğunu unutmamalısın. İyiliğin yayılması adına gayretlerini daha da arttır ki, gerçek manada saadete erişebilesin.

Ey Müslüman Tüccar! Borçlarını ödeme konusunda çok titiz davranmalı, haksızlık etmemeli, karşılıklı rıza dışında kimseleri zora sokmamalısın. İyilikleri suiistimal eder, insanların içerisindeki iyilik damarını yok edersen, hem kendini, hem başkalarını manen öldürmüş olursun. Bu konuda istenilen duruşu sergile ki, etrafındakileri pişman etmeyesin, işin neticesinde kimsesiz kalmayasın.

Ey Müslüman Tüccar! Sahici kazancın nereden geldiğini hiçbir zaman unutmamalı, zekatını tastamam verdiğin gibi, infak ve sadakalarını da arttırmalısın. Gece gündüz, gizli açık, Allah’ın sana verdiklerini O’nun yolunda harcamalı, tüm korku ve hüzünlerden emin kalmalısın. Allah bire yedi yüz veriyorsa akıllı bir tüccar olarak nasıl bu ticaretten geri durabilirsin ki? Öyleyse Allah’ı ticaretine ortak et ki, almak için değil vermek için isteyen bir ortağın sahibi olasın, vermeye doymayan biri olabilesin.

NEBEVÎ İLKELER

Rezzak olan Allah’ın senin hakkındaki takdirine razı olmalı, bu konudaki tevekkülünü selim bir şekilde inşa etmelisin ki, imanına yakışır bir kamet ortaya koyabilesin.

“Eğer siz hakkıyla Allah’a tevekkül etseydiniz, O, sabahleyin aç gidip akşamleyin tok olarak yuvalarına dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de kesinlikle rızıklandırırdı.”

Allah’ın koymuş olduğu helal ve haram sınırlarına riayet etmeli, şüpheli şeylerden ise yüz çevirmelisin ki, namusuna ve haysiyetine leke sürmeyesin.

“Helal bellidir; haram da bellidir. İkisinin arasında ise bir takım şüpheli şeyler vardır ki insanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını (namus ve haysiyetini) korumuş olur. Kimde şüpheli şeylere meylederse, her an harama düşebilir.”

Rızkını aramak için sabahın erken saatlerinde evinden çıkmalı, güneşi üzerine doğurmamalı, sen güneşin üzerine doğmalısın ki, berekete nail olabilesin.

Hz. Ali’den nakledildiğine göre, Resulullah (sas) bir gün şöyle dua etmiştir: “Allah’ım! Ümmetim için sabahın erken vakitlerini bereketli kıl!”

Alırken satarken, borç verirken, tahsil ederken, kolaylığı esas al ki, ticaretini rahat yapabilesin, Allah’ın rahmetini kazanabilesin.

“Satarken, alırken, alacağını talep ederken hoşgörülü davranıp kolaylık gösteren kimseye Allah rahmetiyle muamele eylesin.”
Sattığın malın işlevini azaltan ve değerini düşüren bir kusur varsa, bunu alıcıya açıkça söyle ki, kazancına haram katmayıp, lanete muhatap olmayabilesin.

“Kim kusurunu açıklamadığı bir malı satarsa daima Allah’ın gazabı ve meleklerin laneti altındadır.”
Faiz konusunda hassas olmalı, yememeli, yedirmemeli, yenilen yerde durmamalı ve çok dikkatli olmalısın ki, Resulullah’ın çatık kaşlarına ve ağır sözlerine maruz kalmayasın.
Cabir b. Abdullah diyor ki: “Resulullah (sas) faiz yiyene, yedirene, bu işlemi yazan kâtibe ve buna şahitlik eden şahitlere lanet etti ve: “Onların hepsi (günahta) eşittirler!” dedi.”
Yaptığın işte sebat göstermeli, sabırlı olmalı ve çok kısa vadeli hesaplar yapmamalısın ki, işin neticesinde başarı elde edebilesin.

İmam Nafî ticaretindeki bir değişik ile alakalı Hz. Aişe validemize halini anlatınca, annemiz dedi ki: “Böyle yapma! Ticaretini eski hali ile devam ettir. Ben Resulullah’tan (sas) şöyle işittim: “Allah-u Teâla, sizden birine bir tarafı rızık sebebi kılarsa, bu değişinceye veya güçleşinceye kadar onu terk etmesin.”

Dünya malının, göz alıcı ve tatlı olduğunu, ancak Allah (cc) katında geçici ve değersiz kılındığını hiçbir zaman unutma ki, hırsı ve tamahı kuşanmayasın, hak ettiği yere kadar arkalarından koşabilesin.

Resulullah’ın (sas) Hakîm b. Hizâm’a tavsiyesi: “Ey Hakîm! Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim bu mala engin bir gönülle ve göz dikmeksizin sahip olursa, kendisi için malı bereketlenir. Ama kim de hırs ve tamahla dolu bir kalple bu malı arzularsa, tıpkı doymak bilmeyen obur bir kimse gibi onun için malın bereketi kaçar. Veren el, alan elden üstündür.”

Malını ederinin üzerinde satmak için yanlış yollara sapmamalı ve müşterilerini asla aldatmamalısın ki, Resulullah’ın (sas) ümmeti olarak kalabilesin.

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Efendimiz (sas) aldatma ve aldanma riski içinde olan her türlü alış-verişi yasakladı ve bir gün yaş buğdayları kurunun altına koyarak satmak isteyen satıcıyı uyararak: “Aldatan bizden değildir!” dedi.

Ticaretini dürüstlük üzerine bina etmeli ve asla doğruluktan ayrılmamalısın ki, cennette en güzel dostlarla komşuluk yapabilesin.

“Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle (cennette) beraberdir.”

(3544)