Şırnak / İkinci Halid: Hz. Ka’kâ b. Amr

82 İl 82 Sahabî projesinin 67. programı Şırnak’ta yapıldı. “İkinci Halid: Hz. Ka’kâ b. Amr” başlığında yapılan programın ev sahipliliğini Ribat Eğitim ve Kültür Vakfı yaptı. Şırnak İl Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda yapılan programa, Kur’an’ı Kerim tilaveti ile başlandı. Projenin tanıtım filminin izlenmesinin ardından kürsüye Muhammed Emin Yıldırım Hocamız davet edildi.

Selam Olsun Şehr-i Nuh’un Sakinlerine

Sözlerine Şırnak’ın tarihi anlamda değerine ve bu toprakların yetiştirdiği bazı alim ve ariflere selam göndererek başlayan Muhammed Emin Yıldırım Hocamız şöyle dedi: “Selam olsun Şehr-i Nuh diye tarihte anılan, insanlığın ikinci kez yeryüzünde hayat imkanı bulduğu, Hz. Nuh’tan beri tarihe konu olan bu bereketli mekanlara… Hz. Ömer’in hilafet günlerinde bu topraklara iman tohumunu ekmek için evlerinden, eşlerinden, aşlarından, sevdiklerinden vazgeçip, hidayet nurunu buralara taşıyan yiğitlere… Selam olsun İyad b. Ğanem’e, Safvan b.Muattal’a, Furat b. Hayyan’a, Habib b. Mesleme’ye, Ka’kâ b. Amr’a ve adını bilip bilmediğimiz ama topraklarda ayak izleri olan Sahabî ve Tabiîn’den oluşan 6000 İslam mücahidine… Selam olsun fetihten sonra Hz. Ömer tarafından buraya vali olarak atanan ve görevi sırasında bölge halkının yüreğini İslam’a ısındıran Said b. Âmir’e ve arkasından göreve gelen Ümeyr b. Sa’d el-Ensarî’ye… Selam olsun bu bölgenin insanı olan Tabiî’nin büyüklerinden Halife Ömer b. Abdülaziz tarafından Cizre’ye kadı olarak tayin edilen Meymun b. Mihran’a, büyük alim, mütefekkir, şair, Peygamber aşığı ve sevdalısı Melâ-i Cizirî’ye, bir fizik, matematik dahisi olan, yazdığı kitaplar halen üniversitelerde ders kitabı olarak okutulan büyük alim İsmail Ebû’l-İzz el-Cezerî’ye, önemli bir Sahabe kaynağı olan Üsdü’l-Ğabe’nin müellifi, el-Kamil isimli muhteşem bir tarih kitabının sahibi İbnü’l-Esir el-Cezerî’ye…”

Bize Hidayet Nurunu Öğretene Ne Olunur?

Sahabe’nin din binasındaki yerine dikkat çeken Hocamız sözlerini şöyle devam ettirdi: “İlim şehrinin kapısı olan Hz. Ali: “Bana bir harf öğretinin kırk yıl kölesi olurum!” der. El-hak bu söz doğrudur. Çünkü ilim, insanı Allah’a ulaştıran en önemli vasıtadır. Bundan dolayı bir harf öğrendiğimiz insana kırk yıl köle olmak yaraşır. Peki, bize ilim öğreten böyle bir karşılığa layık ise ya bize imanı öğreten, İslam’ı öğreten, İhsan’ı öğreten, hidayetin nurunu kavuşturan, bizi karanlıklardan aydınlıklara taşıyan iman çiftçilerine karşı ne yapmalı? Bir harfi öğretene 40 yıl köle olunur da, bir ‘La ilahe illallah’ cümlesini bize öğretene değil 40 yıl 400 yıl, 4000 yıl köle olunmaz mı? Allah kendilerinden ebeden razı olsun, Eğer Hz. Ömer zamanında Ebû Ubeyde b. Cerrah ile başlayan Anadolu fetihleri olmasaydı, eğer biz İyad b. Ğanem’in adalet dağıtan o sesine muhatap olmasaydık, eğer biz Halid b. Velid’in atının nallarının sesini duymasaydık, eğer biz Furat b. Hayyan’ın, Ka’kâ b. Amr’ın tekbir getiren o güzel sedalarını bu topraklarda işitmeseydik, Allah aşkına halimiz nice olurdu. Kimimiz Zerdüşt, kimimiz Mazdek, kimimiz Hıristiyan, kimimiz Mecusi, kimimiz putperest olarak ölür gider, ebedi hayatı hüsran olanlardan olurduk.”

Cihad Meydanlarının Korkusuz Yiğidi

Muhammed Emin Hocamız, konuşmasına Hz. Ka’kâ’nın cihad meydanlarında ve bazı önemli hadiselerde nasıl mühim roller oynadığını örneklerle anlattı. Yermuk Muharebesi’nde, Kadisiye Savaşı’nda, Hz. Osman’ın Şehadeti hadisesinde, Cemel ve Sıffın vakalarında ve el-Cezire fetihleri sırasında yaptıklarına değindi. El-Cezire fetihlerini anlatırken şöyle dedi:”İslam orduları Hicretin 17. yılından itibaren bu bölgeye girmeye başlamış, 10 yıl içerisinde de Anadolu’nun büyük bir kısmına İslam’ın mesajlarını ulaştırmışlardır. Hz. Ömer’in emri ile İyad b. Ğanem Anadolu topraklarındaki fethi başlatır. O günlerde Ka’kâ b. Amr, Irak cephesindedir. Hz. Ömer, cephe komutanı Sa’d b. Ebî Vakkas’a bir mektup gönderek, Ka’ka b. Amr’ı, 4000 kişilik bir ordu ile el-Cezire bölgesine gönderilmesini emreder. Mektubu alır almaz, Hz. Sa’d söyleneni yapar. Ka’kâ ve emrindeki askerler buraya gelip İyad b. Ğanem’e kavuşunca, el-Cezire’nin fethi daha süratli bir şekilde gerçekleşir. Bir çok yer sulh yolu ile İslamlaşır. Bölge halkı gelen İslam askerlerini çok güzel karşılarlar ve büyük bir kısmı Müslümanlarla tanışır, tanışmaz iman ederler. Neden peki? Burada bir hususa daha dikkatlerinizi çekmek istiyorum. İslam orduları bu topraklara geldikleri zaman bölgede çoğunlukla Kürtçe konuşuluyordu. Bazı yerlerde Arapça konuşanlar vardı, birde Süryanice gibi bazı mahalli lisanlar vardı. Peki, İslam orduları Kürtçe bilmiyor, bölge halkı Arapça anlamıyor, nasıl anlaştılar ki, İslam’ı tanıdılar ve Müslüman oldular? İslam askerleri dillerinden ziyade halleriyle tebliğ ettiler. Öyle bir İslam’ı yaşadılar ki, bakanlar zaten hayran oldular. Birde İslam’ın güzelliklerini yansıtan, adalet anlayışlarını ortaya koyan sedaları, ibadetlerine olan düşkünlükleri, hak, hukuk meselesindeki titizlikleri yürekler fethetti.” Hocamız, konuşmasını Hz. Ka’kâ’dan alınması gereken mesajlara dikkat çekerek sonlandırdı. Paylaştığı mesajlar şöyle idi:

1- Galibiyet, Allah’ın sana bir ikramı, bir lütfüdür. Asla bunu kendinden bilme! Ben kazandım, ben başardım, benimle oldu, ben olmasaydım olmazdı deme! Her galibiyet elde ettiğinde zihnine tesbihi, kalbine haşyeti, diline istiğfarı koy ki, Allah’ın rahmetine erebilesin.

2- Emniyet, insanların senin elinden ve dilinden emin olmalarıdır. İmanın kemal hali, bütün bir varlığa bu güveni yansıtmaktır. İman ettiğin Peygamberin önce el-Emin, sonra er-Resul olmuştur. Sende bunu hayatının yegane esası kıl ki, aleme imanı temsil edebilesin.

3- Cihad, insan ile İslam arasındaki her türlü engeli kaldırmaktır. Öldürmek değil, diriltmek, yok etmek değil, var etmektir. Bunu kendine bir aşk olarak edin ki, durmadan, engellere takılmadan, çelmelere aldırmadan mahrum yüreklere hidayetin nurunu taşıyabilesin.

4- Hamiyet, hakikati hakikate yakışır bir biçimde savunma duygusudur. Hakikat, el-Hak olan Allah’ın mutlak doğrusudur ve bir tanedir. Öyle ise ‘hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilmez’ ilkesini, yüreğine iyice yerleştir ki, sarsılmadan son ana kadar yürüyebilesin.

5- Şehadet, ölümlerin en güzeli, hedeflerin en yücesidir. Hayatı imana şahit kılmak, ömür sayfalarının sonunuda bir düğün ile nihayete erdirmektir. Allah’tan her daim bu nimeti iste, hayatını da şehit gibi yaşa ki, o kutlu kervana katılabilesin.

Projenin 68. Programı Yozgat’ta, 69. Programı ise Kırıkkale’de gerçekleştirilecek.

Daha fazla bilgi için 0 212 544 76 99 nolu telefonu arayabilir; www.82il82sahabi.com, www.siyervakfi.org adreslerini ziyaret edebilirsiniz. Yapılan tüm programları ise www.siyertv.com adresinden izleyebilirsiniz.

(4733)