İmam Nesâî ve Süneni

İmam Nesâî ve Süneni (215-303)

Soyu ve Doğumu

Adı, Ahmed b. Şuayb b. Ali b. Bahr b. Sinan b. Dinardır. Künyesi, Ebu Abdurrahman’dır. Nesâ’lıdır. Hadisde, hafızlık derecesine ulaşmıştır.

H. 214 veya 215 senesinde, Horasan’da Nesâ diye bilinen bir kasabada doğmuştur. Nesa, Serahse iki günlük; Merv’e beş günlük; Elyurda bir günlük, Nisabur’a altı veya yedi günlük mesafededir. Bu kasabadan çok değerli âlimler yetişmiştir.

Bu kasabaya “Nesâ” denilmesinin sebebinin şu olduğu söylenir; İslam orduları Horosan’a girdikleri zaman bu kasabaya doğru ilerler. Durumdan haberdar olan halk, kasabayı terk eder. Kasabada kadınların dışında kimse kalmaz. İslam orduları kasabaya girdikleri zaman, orada bir tek erkek göremezler. “Bunlar kadın, kadınlarla savaşılmaz” derler. Erkekleri bulunmadığı için ordu kasabaya dokunmaz. Kasabayı terk edip gider. Bu sebeple “Nesa-Unutulan ve içinde sadece kadınlar bulunan şehir” denir. Buna nisbet edildiği için de “en-Nesâî” denilmektedir. “Nesevi” de denilmektedir.

Hocaları

İshak b. Râhûye, İshak b. Habib b. Şehîd, Süleyman b. Eş’as, İsale b. Şahin, el-Haris b. Miskîn, İshak b. Mansur el-Kevsec, Mahmud b. Ğaylan, Kuteybe b. Saîd, İshak b. Musa el-Ensarî, İbrahim b. Saîd el-Cevheri, İbrahim b. Yakub el-Cüzcanî, Muhammed b. Beşer, Ali b. Hacer, Ebu Davud es-Sicistanî, Ali b. Haşrem, Mücahid b. Musa, Ahmed b. Bekkâr b. Ebu Meymune, el-Hasan b. Muhammed b. Ez-Zaferânî ve Ahmed b. Abde’den hadis öğrenmiştir. Şam’a gitmiş, Hişam b. Ammar ve Duhaym’dan hadis öğrenmiştir. Bunlar ve bunlar dışındaki hadis âlimlerinden, Horasan, Hicaz, Irak, Cezire, Şam ve Mısır’lı birçok muhaddisten hadis dinlemiştir.

Talebeleri

Bir çok kimse İmam en-Nesâî’den hadis öğrenmiş ve hadis rivayet etmiştir. İmam Ebu’l-Kasım et-Taberanî, Ebu Ali el-Hüseyin b. Ali el-Hafız en-Neyamuzî et-Taberanî, Ahmed b. Umeyr b. Cevsa, Muhammed b. Cafer b. Kılas, Ebu’l-Kasım b. Ebu’l-Ukb, Ebu’l-Meymun b. Raşid, Ebu’l-Hasen b. Hazlem, Ebu Saîd el-Arabî, İmam Ebu Cafer et-Tahavî, Muhammed b. Harun b. Şuayb, İbrahim b. Muhammed b. Salih b. Sinan, EbuBekr Ahmed b. İshak es-Sünnî el-Hafız kendisinden hadis öğrenip, hadis rivayet edenler arasındadır.

Takvası ve Emanete Riayeti

İmam en-Nesâî, (rahmetullah) son derece müttaki ve fevkalade bir araştırıcı idi. Kendisi ile hocası Haris b. Miskin arasında tatsız bir hadise olmuştu. Hocasının bulunduğu meclislere gitmezdi. Ancak, hocası hadis okutacağı zaman ona hissettirmeden sesini duyabilecek kadar yakına sokulur, bir köşeye gizlenir hadis dinlerdi. Son derece muttaki oluşu ve çok titiz araştırıcılığı sebebiyle, İmam en-Nesâî Sünenin’de hocasından bir şey rivayet ederken, “Ona böyle okundu. Ben de böylece duydum” der. Rivayetlerinde hiçbir zaman diğer ravilerin rivayetlerinde olduğu gibi, “bize şöyle anlattı, bize bunları haber verdi” demez.

İlim Derecesi

İmam en-Nesâî (rh) hadis hafızı imamlardan, din büyüklerinden, hadisin temel direklerinden biridir. Geniş kültüre sahip bir âlimdir. Problemli meseleleri de rahatlıkla çözerdi. Asrının en ileri gelenidir. Âlimler önünde diz çökmüştür. Devrinin temel direği ve en önde gelenidir. Hadis âlimleri ve fakihler arasında cerh ve tadili ile ün yapmıştır.

Hâkim, “Birçok defa Darekutnî’nin; İmam en-Nesâî, devrinde hadis ilmi, ravilerin cerh ve tadilinde şöhret yapmış kimselerden önde gelir, dediğini işittim” der.

Mısır tarihini yazan Ebu Saîd Abdurrahman b. Ahmed b. Yunus da şunları söyler. “en-Nesâî, hadisde, sika, hafızası sağlam, hafız ve imamdır. Mısır’a gelmiş, uzun müddet burada kalmış, gizli hazineleri ortaya çıkmış, bilinmeyen tarafları öğrenilmiştir. Âlimler kendisinden faydalanmış ve değerini kabul etmişlerdir. Mısır ulemasınca büyük itibar görmüştür.”

Vefatı

en-Nesâî 303 senesinin Şaban ayında seksen sekiz veya seksen dokuz yaşında iken Allah’ın rahmetine kavuşmuştur. Nerede vefat ettiği ihtilaflıdır. Bazıları, Filistin’in Remle şehrinde vefat ettiğini söyler. Bazıları da Mekke’de vefat ettiğini, Safa ile Merve arasında defnedildiğini söyler. Tercihe şayan görüş de budur.

Vefat Sebebi

İmam Nesâî 302’de Mısır’dan Şam’a gitmiştir: Şam’daki Muaviye (r.a.) taraftarları, Muaviye’nin Hz. Ali (r.a.)’den üstün olup olmadığını sormuşlardır: Nesâî: “Muaviye eşit olmayı kabul etmiyor da bir de Hz. Ali’ye (r.a.) üstünlük mü iddia ediyor?” diye cevap vermişti. Yine burada kendisine Muaviye’nin fazileti hakkında hadis rivayet edip etmediği sorulmuş buna da “Onun herhangi bir faziletini bilmiyorum. Tek bildiğim “Allah onun karnını doyurmasın hadisidir.” cevabını vermiştir. Bunun üzerine Şam’daki Muaviye taraftarları, imamı tekme tokat mescitten çıkarıncaya kadar dövmüşler, bir deveye bindirerek Remle’ye götürmüşler, orada Hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Hafız Ebu’l-Hasan Darekutnî der ki: “İmam en-Nesâî Şam’dan Muaviye taraftarlarının kahrına uğradıktan sonra Mekke’ye götürülmesini istemiş. Mekke’ye götürülmüş ve orada Allah’ın rahmetine kavuşmuştur.”

Allah imam en-Nesâî’nin kabrini nurlandırsın. Ona iyi seçkin ve cömert kullarına verdiği mükâfattan daha hayırlısını versin.

Sünen-i Kübrâsı

et-Tâc es-Subkî hocası Hafız Zehebî’den ve babası Şeyh İmam Subkî’den şunları nakleder. “İmam Nesâî Sahih’in müellifi İmam Müslim’den daha çok hadis ezbere biliyordu. Nesâî’nin Süneni, Buhari ve Müslim’den sonra en az zayıf hadis ihtiva eden hadis kitabıdır.”

Hadis imamlarından birisi “Şu bir gerçektir ki, İslam’da onun kitabı gibi bir kitap ortaya konmamıştır.

Onun kitabı yazılan kitapların en değerlisidir” der.

İbn Mende, İbnu’s-Subkî, Ebu Ali Nîsabûrî, Ebu Ahmed b. Adî, Hatib Bağdâdî, Darekutnî gibi alimler:

“Sünenu’n-Nesâî’deki hadislerin tamamı sahihtir. Bilerek yapılmış bir ihmal yoktur” derler.
Hafız Ebu Ali “Nesâî’nin ravilerle ilgili ileri sürdüğü şartlar, Müslim’in ileri sürdüğü şartlardan daha ağırdır” der.

Hâkim ve Hatib Bağdâdî de aynı görüşü paylaşmışlardır.

Seyyid Cemalettin: “İmam Nesâî önce, Sünenü’l-Kübra adında büyük, mufassal bir kitap yazmıştır. Hadislerin tariklerini bir araya getiren ve kaynaklarını açıklayan böyle bir kitap daha önce yazılmamıştır” der.

Sünen (el-Müctebâ)

– Nesâî, Nesei ve Nesevi diye de anılan Ebu Abdirahman, zamanının en meşhur hadis otoritelerinden biriydi. Daha ziyade fıkhı hadisleri derlediği es-Sünenü’l-Kebir’i sahih ve illetli hadisleri de ihtiva etmekteydi. Sonra istek üzerine en-Nesâî bu kitabını sadece sahih hadisleri almak üzere ihtisar etti ve bu yeni eserine el-Müctena veya meşhur olduğu şekliyle el-Mücteba adını verdi.

– el-Mücteba, sünenler içinde en az zayıf hadis ve cerhedilmiş ravisi bulunan bir kitap olarak bilinir. Bunun için de Sahihayn’dan sonra üçüncü sırada sayılması gerektiğini savunanlar olmuştur. Hatta en-Nesâî’nin, rical tenkidinde Müslim’den daha sıkı davrandığı bildirilmektedir.

– Nesâî, Sünen’ine hadisleri alırken oldukça titiz davranmıştır. Aralarındaki bir soğukluk sebebiyle hadislerini dinlemeye resmen me’zun olmadığı hocası el-Haris b. Miskin’in hadislerini, hocasından gizli olarak dinlediğini ondan yaptığı rivayetlerde ahberena el-Haris b. Miskin, kırâeten aleyhi ve ene esme’u diyerek belirtir. Doğrudan doğruya ahberena ve haddesena lafızlarını kullanmaz. Bu, Nesâî’nin ilmi hassasiyetini gösterir.

– Nesâî, hadisler arasındaki çok küçük rivayet farklarını bile, hadisi baştan aşağı tekrar etmek suretiyle göstermiştir. Gariptir ki, onun bu hassasiyeti, Musevi asıllı müsteşrik Goldziher tarafından “küçük işlerle uğraşma” olarak tenkid edilmiştir.

– Nesâî, Tirmizi’de olduğu gibi, her hadis için ayrı bir değerlendirme yapmaz. Onun değerlendirmesi, kitabına almış olmasıdır. Ancak yine de yer yer senedlerin durumlarını açıkladığı, birkaç hocasından birden aldığı hadisin lafzının hocalarından hangisine ait olduğunu bildirdiği görülmektedir.

– Nesâî, çoğunlukla hadisleri ahberena lafzı ile rivayet eder. Rivayet lafızlarından önce bazı kitaplarda görülenin tersine “Kale” lafızları mutlaka açıkça yer almaktadır.

– Sünen, 51 kitap ve 2400’e yakın bab içinde, yer yer “nev” kelimeleriyle açılmış alt başlıklardan oluşmaktadır. Bu tür başlıkları daha çok ihtilaf edilen konularda kullanmaktadır.

– el-Mücteba’da “sülasi” hadis bulunmamaktadır.

– Süneni bize İbnu’s-Sünnî diye meşhur olan Ebu Bekr Ahmed b. Muhammed b. İshak rivayet etmiştir. “Sünen-i en-Nesâî” denilince el-Mücteba anlaşılır.

– el-Mücteba hadis kitaplarının ikinci tabakasına dahildir.

Müctebâ ve Sahih Hadis Kitapları Arasındaki Yeri

Nesâî es-Sünenü’l-Kübra’daki metin ve senedi hakkında söz söylenmeyen, ravileri cerh veya ta’dilden geçirilen hasen hadisleri bir araya getirmiştir. Muhaddisler mutlak olarak “Bu hadisi en-Nesâî rivayet etti” dedikleri zaman, kastettikleri “Mücteba” adındaki muhtasar hadis kitabıdır. Bu kitap altı büyük hadis kitabından biridir. Keza, muhaddislerin “Kütüb-i Hamse – Beş kitap” veya “Usulu’l-Hamse – Beş ana kaynak” dedikleri hadis kitapları, Buhari, Müslim, Sünenü Ebi Davud, Camiu’t-

Tirmizi ve Mücteba’n-en-Nesâî’dir.

Sünen’in Baskıları ve Şerhleri

Nesâî’nin Sünen’i Kahire’de 1312’de 8 cüz halinde Şeyh Hasen Muhammed el-Mesudi’nin kontrolünde basılmıştır. Daha önceleri Dehli’de birkaç kez (1256, 1315, 1320) ve Bulak’ta (1276) da basılmıştır.

Sünen’in 1312 Kahire baskısı harekeli ve Süyuti’nin (911/1505) “Zehrur’r-ruba ale’l-Mücteba” adlı şerhi ve Muhammed b. Abdülhadi es-Sindi’nin (1136/1724) haşiyesini ihtiva etmektedir.
en-Nesâî’nin Sünen’i, garib bir şekilde, telifinden 600 sene sonra ilk kez Suyutî tarafından 904’de bitirilmiş olan anılan şerhe kavuşmuştur.

Sünen’in, Sahihan ile Tirmizî ve Ebû Davud’un Sünenlerine olan zevâid’i Sirâcuddin Ömer b. el-Mulakkın (804/1401) tarafından bir cildlik bir eserde toplanmıştır.
Sünen, üç kişilik bir heyet tarafından Türkçeye de tercüme edilmiştir. Ayrıca son dönemde Abdullah Parlıyan tarafından tercümesi yapılmış, üç cilt halinde basılmıştır.

Nesâî’nin Diğer Eserleri

1- el-Künâ: Ravileri künyelerine göre ve harf sırasıyla yazan bir eserdir.
2- ed-Duafâ vel-Metrûkîn: Zayıf ve terkedilmesi gereken ravileri yazan bir eserdir.
3- et-Temyiz: Suyûtî’nin ifadesine göre ravîleri birbirinden ayıran özellikleri zikreder.
4- el-Mu’cem: Nesâî’nin hocalarını yazar.
5- Kitabu’t-Tabakât: Nesei’nin zamanına kadar geçen ravileri, rivayetlerini, hallerini, tabaka tabaka anlatan bir eserdir.
6- el-Cerh ve’t-Ta’dil.
7- Tefsiru’l-Kur’an’ıl-Kerim.
8- el-Cum’a.
9- Müsned-i Ali bin Ebi Talib
10- Amelu’l-Yevm ve’l-Leyle.

(1991)