Hayatına Yemin Olsun ki! / Gaziantep

Siyer Vakfı’ımızın Hicri 1437 Kur’an yılı etkinlikleri çerçevesinde “Yaşayan Kur’an Hz. Peygamber (sas)” üst başlığı ile Allah’ın hayatı üzerine yemin ettiği Allah Rasulü’nün (sas) anlatıldığı 6. Program Gaziantep’te civar illerden de yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

Program Kur’an tilaveti ile başladı. Daha sonra sahneye Muhammed Emin Yıldırım Hocamız davet edildi. Her program olduğu gibi bu programa da Peygamberimiz’in (sas) bir özelliğini anlatan hocamız, Hicr Suresi 72. ayet-i kerimesini değerlendirirken Kur’an ve Tefsir ilimleri açısından önemli olan Kasasü’l-Kur’an ve Aksamü’l-Kur’an konularına değinerek başladı konuşmasına. Bu iki önemli konu ile ilgili Kur’an açısından önemli olan kıssalar ve yeminler bahsini açıklayan Muhammed Emin Yıldırım hocamız konuşmasına şöyle devam etti:

Kur’an yemin meselesini çokça kullanır. 114 suresinin 17’si yemin ile başlar. Onlarca ayette yemin vardır. Cenab-ı Hak bazen kendi ismi üzerine, bazen Kur’an üzerine, bazen mekânlar üzerine, bazen zamana, bazen meyvelere (zeytin, incir vb.), bazen yıldızlara yemin eder. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz, adlarını andığı diğer peygamberler içerisinde sadece Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (sas) özel olarak O’nun hayatı üzerine yemin etmiştir.

Bu yeminleri şöyle anlamak lazım; üzerine yemin edilen şey ya çok değerli ve kıymetlidir dolayısıyla Rabbimiz buna dikkat çekmektedir veya yeminden sonra söyleyecekleri çok önemlidir. Muhatapları bu önemle mesaja hazırlamak için yemin etmiştir.

“Hayatına yemin olsun ki, ömrünün üzerine and olsun ki, hayatının hakkı için o kâfirler büyük bir sarhoşluk içerisinde bocalayıp duruyorlar.” (Hicr, 72)

Cenab-ı Hak, Hateme’n Nebiyyin Peygamberi’nin hayatı üzerine böyle yemin etmektedir. Bu yemin çok önemlidir. Üzerinde durulması lazım, farklı açılardan ele alınması lazım.

Allah’ın yemin ettiği hayat, siyer dediğimiz Rasulullah’ın (sas) hayatı olarak karşımızda durmaktadır. Peki biz üzerine yemin içilen Siyer-i Nebi’yi nasıl okumalıyız, nasıl anlamalıyız? diye soran Muhammed Emin Yıldırım Hocamız bu hususa maddeler halinde değinerek dinleyenlerin dikkatini çekti.

Allah’ın Üzerine Yemin Ettiği Siyer-i Nebi Nedir?

1- Siyer-i Nebi, marifettir: Bilmemiz, tanımamız ve yaşamamız için.

2- Siyer-i Nebi, muhabbettir: Sahabe sevdi ve sevgi ile muhabbetle, mahrum yüreklere bu sevgiyi taşıdı.

3- Siyer-i Nebi, muallimdir: Özelde Sahabe’ye genelde ise tüm müminlere bilmedikleri birçok şeyi öğretendir.

4- Siyer-i Nebi, mektebdir: İlmin nerede ve nasıl olacağını öğretir.

5- Siyer-i Nebi, mihenktir: Nebevi bir ses ve sedaya uygun bir hayatı yaşamak için en önemli ölçüdür.

6- Siyer-i Nebi, menhectir: Usul, yol, yöntem öğretir. Yani Rabbani yolun, Rabbani bir metod ile olması gerektiğini öğretir. Yolun adabını, ahlakını öğretir.

7- Siyer-i Nebi, müfredattır: İlim nedir, nasıl olmalıdır, neler öne alınmalı, neler geriye bırakılmalıdır. Bir müslüman neyi konuşmalı, nereye kadar konuşmalıdır! Bir müfredat olan Siyer-i Nebi öğretir bunları bize.

8- Siyer-i Nebi, medeniyettir: Rasulullah’ın (sas) kurduğu ve yaşadığı hayat, kardeşlik ve mescid merkezli bir medeniyettir. Bu medeniyetin kökü Siyer-i Nebi’dir.

9- Siyer-i Nebi merhamettir: Ümmeti merhume olan ve Allah’ın rahmetine muhatap olmuş olan bizler, iman etmemiş insanları da imana kavuşturma adına gayret içinde olmalıyız.

10- Siyer-i Nebi, muvazenedir: İtidali ve dengeyi Allah’ın çağırdığı çizgide tutmak için Rasulullah’ın (sas) hayatını okuyup öğrenmek zorundayız.

Konuşmasının bu bölümünde itidal ve dengeye dair Asr-ı Saadet ikliminden çarpıcı örnekler vererek açıklamalarda bulunan Hocamız, ibadette, sevgide, düşmanlıkta, sevinç ve hüzünde de Müslümanların itidali ve dengeyi elden bırakmaması gerektiğine vurgu yaptı.

Hayatlarımızda Sünnet-i Muhammed olmadan, Ümmet-i Muhammed (sas), olamayız diyen Muhammed Emin Yıldırım Hocamız sözlerini dua ile tamamladı.

Allah, çivisi çıkmış bu karanlık çağda dengesiz insanlar olarak değil, en mutedil beşer olan, Efendimiz’den (sas) hayatlarımıza denge izlerini taşımak üzere yaşamayı nasip etsin. O’nu (sas) doğru anlayıp, doğru yaşamayı nasip etsin.

(791)