Hadis Usulü’nün Tarihçesi

15 Ekim 2011 cumartesi günü ilk dersini yapan Mahmut Karakış hocamız Hadis Usulünün tarihçesi konusunu işleyerek Samed Medresesi’ nin üçüncü dersinde başlamış oldu.

Hadis usulünün ortaya çıkışı ve hadis kaynakları hakkında giriş bağlamında önemli açıklamalar yapan hocamız ikinci derste hadis usulü biliminin kaynakları hakkında bilgiler vereceğini söyledi.
Derse katılan talebelerimizin sorularıyla ilk ders son buldu…

Hadis Usûlü Giriş

Sünnet Kur’an’dan sonra ilk başvurulacak kaynaktır.
Kur’an’ın pratiğe geçirilmesi açısından İslami ilimler arasında hadis ilimlerin son derece önemlidir. Kur’an ayetleri bize hiç bir bozulmadan ulaştığı için onun orijinalliğini araştırmaya gerek yoktur.
Ancak bize ulaşan sünnetin hangilerinin ne doğrulukta ulaştığını araştırmak her zaman gerekli görülmüştür. İşte bu ihtiyaçtan hadis ilimleri doğmuştur.

Muhaddislerin Gayreti

Muhaddislerin, ravilerin kalitesi üzerinde ne kadar dikkatle durduğuna İmam Mâlik şu sözleri ile işaret etmektedir:

“Bu ilim, yani hadis ilmi dindir. Artık dininizi kimlerden aldığınıza dikkat ediniz. Şu direklerin dibinde Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, diyenlerden yetmiş zat gördüm ki her hangi birisine beytü’l-malı teslim etseniz rahatlıkla güvenebilirsiniz. Böyle iken onların hiç birisinden hadis almadım. Çünkü bu işin ehli değillerdi. Sonra memleketimize İbn Şihab ez-Zührî gelince hepimiz kapısına koşup üst üste yığıldık.”

Hadis Usûlü Tarifi

Muhaddisler arasında tariflerinde az-buçuk fark olsa da usulü hadis, ulûmu hadîs, dirâyetu’l-hadîs, mustalahul-hadîs terimleri birbiriyle eş-manalı olarak hadis usulü ilmini ifadede kullanılmıştır. Buna göre Hadis Usûlü, hadis metodolojisidir.

el-Hatîbu’l-Bağdâdî’ye gelinceye kadar ki mütekaddimun alimlere göre Hadis Usulü:

Hadisleri, ravilerinin adalet ve zabt yönlerinden durumları, senetlerinin muttasıl veya munkatı olması bakımından Hz. Peygamber (sav)’e nasıl nisbet edildiklerinden bahseden ilimdir.

Müteahhirun alimlere göre ise kabul ve red yönünden ravi ile rivayet edilen hadislerin durumlarının bilinmesidir.
Bu tariflerin her ikisi de Hadis Usulünü, ravilerin ve rivayet edilenlerin bilinmesi olarak almaktadır.

Hadis Usûlü Doğuşu

Hadis Usulü ilmi, hadislerin rivayeti ile ravilerin hallerinin tetkikinden doğmuştur.

Dindeki yeri itibariyle hadislerin rivayet edilmesi zorunlu hale gelince, nakillerin gelişi güzel yapılmasını önleyecek tedbirler almak da zarurî hale gelmiştir.

Fitneler

Hz. Peygamber (s.a.s)’in ebedî aleme göç etmesinden sonra müslümanlar, aralarında bazı ihtilafların görülmesi paralel olarak rivayetlerin artması sonucu isnad sistemini getirmişler; her hadisi nakleden kişiye onu kimden aldığını sormuşlardır.

Ayrıca hadis nakleden ravilerin, rivayetlerine güvenilecek kişiler olup olmadıkları da araştırılmış, hadisler elde edilen bilgiler ışığında değerlendirilmiştir.

Bununla birlikte sahabe ve tâbi’ûnun hadis rivayeti konusunda gösterdikleri olağanüstü gayret ve gerçekten Hz. Peygamber’e ait olan hadisleri tesbit etme azmi zamanla rivayetin birtakım kaideler dâhilinde yapılmasına yol açmıştır.

Gelişmesi

Usul kaidelerinin sistematik bir şekle girmeye başlaması hadislerin tedvin edilmesinden sonradır. Zira hadislerin tedvinini takip eden zaman içerisinde ravi ve rivayetle ilgili esasların daha sistemli bir hale geldiği görülür.

Hadislerin rivayet şartları, ravilerin durumları, rivayet çeşitleri ile ravi ile mervîyi ilgilendiren diğer hususlar tedvinden sonraki devrelerde kaidelere bağlanmıştır.

Eserleri

Aslında çok erken dönemde teşekkül etmeye başlamış olan bu ilim dalı hakkında müstakil ve detaylı bilgi veren eserler oldukça geç telif edilmiştir. Bazı hadis usûlü kaideleri daha önceki kaidelere ait eserlerde yer almıştır.

Meselâ İmam Şafiî’nin er-Risale’si,

Ahmed b. Hanbel’in, kendisine sorulan suallere verdiği cevaplar,

Müslim’in Sahih’ine yazdığı mukaddime,

Ebu Davud’un Mekkelilere yazdığı mektup,

Tirmizî’nin Cami’i ve sonundaki Kitabu’l-İlel’i bu konuda ilk anda sayılabilecek eserlerdir.

Yine Buharî’nin üç Tarih’i (Tarih-i Kebir, Tarih-i Vusta, Tarih-i Sağir) cerh ve ta’dil bilgilerinin değerlendirilmeleri de hadis usûlü kaidelerinin alt kaynaklarıdır (İsmail Lütfi Çakan, a.g.e., 162).

Hadis Usulü kitaplarından tasnif edilmiş en meşhurları şunlardır:

1. el-Muhaddisu’l-Fâsıl Beyne’r-Râvî ve’l-Vâ’î: Ebu Muhammed el-Hasen b. Abdirrahmân b. Hallâd er-Râmehurmuzî’nin bu eseri ilk hadis usulü kitabı sayılır. Ancak bütün usul konularını ihtiva etmez.

2. Ma’rifetu Ulûmi’l-Hadîs: el-Hâkimu’n-Nîsâbûri tarafından tasnif edilmiştir. Konuları dağınıktır. Metotlu bir tasnif ve tertibi olmadığı gibi hadis usulü itibariyle önemli birçok konuyu da almamıştır.

3. el-Kifâye fi İlmi’r-Rivâye: el Hatîbu’l-Bağdâdî’ye aittir. Hadis Usulü konusunda ilk tertipli ve muhtevalı kitap sayılır. Kıymetli hadis usulü kaynaklarındandır.

4. el-Câmi’ li-Ahlâki’r-Râvî ve Âdâbi’s-Sâmî’: el-Hatîbu’l-Bağdadî’nin eseridir. İsminden de anlaşılacağı gibi özellikle rivayet şartlarına dair kıymetli bir kaynaktır.

5. el-İlmâ’ ilâ Ma’rifeti Usûli’r-Rivâyeti ve Takyîdi’s-Semâ’: Kadı İyad b. Musa el-Yahsubî’nin tasnifidir. Hadis Usulü ilminin bütün konularını ihtiva etmekle birlikte emsali arasında haklı bir şöhrete ulaşmıştır.

6. Ulûmu’l-Hadîs: Salâh künyesiyle tanınmış Ebu Amr Osman b. Abdirrahmân eş-Şehrizûri’nin bu tasnifi Mukaddime İbni’s-Salâh adıyla da bilinir. Hadis Usûlünün en kıymetli kitabıdır. İbnu’s-Salâh bu tasnifinde el-Hatibu’l-Bağdâdî ve ondan öncekilerin eserlerinde dağınık bir şekilde bulunan malumatı toplamış ve tertibe koymuştur. Bununla birlikte tam manasiyle tertipli bir eser sayılmamıştır. Böyle olduğu halde sonradan yazılan bütün hadis usulü eserlerine kaynak olmuştur. Ulûmu’l-Hadîsi kısaltan, nazma çeken, üzerine ilaveler yapan âlimlerin sayısı hayli fazladır.

7. et-Takrîb ve’t-Teysîr li-Ma’rifeti Suneni’l-Beşîri’n-Nezîr: Muhyiddin Yahya b. Şeref en-Nevevi’nin bu eseri kısaca et-Takrîb adiyle meşhurdur. İbnu’s-Salâh’ın Ulûmu’l-Hadîsini kısaltmak suretiyle meydana getirdiği el-İrşâdın muhtasarıdır. Yer yer muğlak ibareleri varsa da Hadis Usulü konularım özlü bir biçimde ele alan değerli bir kaynaktır.

8. Nuhbetu’l-Fiker fî Mustalahi Ehli’l-Eser: İbn Haceri’l-Askalânî’nin tasnifi olup tertibi itibariyle değişiktir. Yazan tarafından Nuzhetu’n-Nazar adiyle şerhedilmiştir. Muhtasar olmasına rağmen faydalı bir eserdir.

9. Fethu’l-Muğîs fî Şerhi Elfiyyeti’l-Hadîs: Muhammed b. Abdirrahmân es-Sehâvî tarafından kaleme alınmış, Irâkî’nin Elfiyyesi üzerine yazılmış derli toplu ve mühim bir şerhtir.

10. Tedrîbu’r-Râvî fî Şerhi Takrîbi’n-Nevâvî: Celaluddin Abdurrahmân b. Ebi Bekri’s-Suyûtî’nin, adından da anlaşılacağı gibi Nevevî’nin takribine yazdığı şerhidir. Hadis Usulü konularına dair hayli faydalı malumat verir.

11. el-Manzûmetu’l-Beykûniyye: Umer b. Muhammed el-Beykûnî’nin 34 beyitlik veciz bir manzumesidir. 332

12. Tevcîhu’n-Nazar ilâ Usûli’l-Eser: Tahir b. Salih el-Cezâ’irî’ye aittir. Bütünüyle el-Hâkim’in eserine dayanılarak kaleme alınmıştır.

13. Kavâ’idu’l-Tahdîs: Asrımızın başlarında vefat eden Muhammed Cemaluddin el-Kasımî’nin cidden yararlı bir eseridir.

(9773)