Cennet Bahçeleri Suffa Meclisleri

Siyer Vakfı’mızın önemli çalışmalarından biri olan Suffa Meclisleri, yeni dönem çalışmalarına Başakşehir’de yaptığı bir program ile başladı. Başakşehir’deki Suffa Meclislerimizin organize ettiği program Emin Saraç Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Programımız, Kurra Hafız Abdurrahman Bozan Hoca’nın okuduğu Kur’an’ı Kerim tilaveti ile başladı. Hocamız, Nur Sûresi’nin 35 ile 40. ayetlerini okudu. Bu ayetlerin özel olarak seçilme nedeni,

36. ayette Rabbimizin şu buyruğu idi:

“O evlerdeki, Allah onların yüceltilmesine ve kendi adının içlerinde anılmasına izin vermiştir. Onlarda sabah ve akşam üstleri O’nu tesbih ederler.”
Daha sonra kürsüye davet edilen Muhammed Emin Hocamız, Hac dönüşü yaptığı ilk programda; kısaca Hacca vurgu yaparak sözlerine başladı.
Hocamız, Hz. Peygamber’in (sas) Kur’an’da sayılan görevlerinden bir tanesinin talim olduğunu söyledi ve bu görevinin hayatına nasıl yansıdığını çok önemli vurgu ve izahlarla açıkladı.
Darü’l-Erkam’dan Suffa’ya, uzanan çizginin nasıl önemli merhaleler geçirdiğini ifade eden Hocamız, Allah (cc) için haftanın belli günlerinde bir araya gelen insanların, ne kadar mühim bir iş yaptıklarını, Efendimiz’in (sas) çeşitli beyanları çerçevesinde açıkladı.

Hocamızın paylaştığı rivayetlerden bir tanesi şu idi:

“Allah Teâlâ’nın yollarda dolaşıp Allah’ı ananları tespit eden seyyah melekleri vardır. Bunlar Cenâb-ı Hakk’ı anan bir topluluğa rastladıkları zaman birbirlerine: ‘Gelin! Aradıklarınız burada!’ diye seslenirler ve o meclistekileri dünya semâsına varıncaya kadar kanatlarıyla çevirip kuşatırlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ, meleklerden daha iyi bildiği halde yine de onlara “Kullarım ne diyor?” diye sorar. Melekler: “Sübhânallah diyerek, seni ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ediyorlar, Allâhü ekber diyerek tekbir getiriyorlar, Elhamdullillah diyerek sana hamdediyorlar ve senin yüceliğini dile getiriyorlar, derler. Konuşma şöyle devam eder: “Peki onlar beni gördüler mi ki?” Hayır, vallahi seni görmediler. “Beni görselerdi ne yaparlardı?” Şayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, şânını daha fazla yüceltirler, ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan seni daha çok tenzih ederlerdi. “Kullarım benden ne istiyorlar?” Cennet istiyorlar. “Cenneti görmüşler mi?” Hayır, yâ Rabbi! Vallahi onlar cenneti görmediler. “Ya cenneti görseler ne yaparlardı?” Şayet cenneti görselerdi onu daha büyük bir iştiyakla isterlerdi, onu elde etmek için büyük gayret sarfederlerdi. Bunlar bana neyden sığınıyorlar?” Cehennemden sığınıyorlar. “Peki cehennemi gördüler mi?” Hayır, vallahi onlar cehennemi görmediler. “Ya görseler ne yaparlardı?” Şayet cehennemi görselerdi ondan daha çok kaçarlar, ondan pek fazla korkarlardı. Bunun üzerine Allah Teâlâ meleklerine: “Sizi şahit tutarak söylüyorum ki, ben bu halde olan kullarımı bağışladım” buyurur. Meleklerden biri: “Onların arasında bulunan falan kimse esasen onlardan değildir. O buraya bir iş için gelip oturmuştu, deyince Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Orada oturanlar öyle iyi kimselerdir ki, onların arasında bulunan şaki olmaz. (Lâ yeşkâ bihim celisühüm) (Buhârî, Daavât 66; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 251–252, 358–359)
Hocamız, konuşmasına Suffa Meclislerinin işleyişi ve bu seneki programın İlmihal olduğuna dair hatırlatmada bulunarak son verdi.
Hayırlara vesile olması duası ile…

(1558)